“Bu dünya bir rüyadır” der Hz Mevlana; “Öldüğümüzde uyanırız.” Aynı düşüncenin latincesi La Vida Es Sueno olarak düşer kayıtlara; hayat bir düştür…
Bu dünyayı bir sınav yeri olarak görmek, idealar dünyasının yansıması olarak görmek, rüyaların gerçek olduğunu savunmak belki de bu dünyada nefsi terbiye edebilmek içindir. Yine de bu alandaki düşünsel üretim sanatı da etkilemiştir. Yaşananların rüya, rüyaların ise gerçek olması ihtimali edebiyattan sinemaya hemen hemen her sanat dalında kullanılan bir tema olmuştur. Bu önermenin üzerine sinema alanında inşaa edilen Matrix filmi örneğin, aslında insanlığın yüz yıllardır tartıştığı pekçok şeyin başarılı bir kolajıdır.

Korku filmleri de bu önermeden ziyadesiyle beslenmiş ve beslenmeye de devam etmekte: Elm Sokağı Kabusu– Fredy Krueger’ da işte bu alandaki kült filmlerden.
Wes Craven tarafından yazılan ve yönetilen serinin ilk film, 1984 tarihini taşıyor. Film Johnny Deep’in ilk sinema deneyimi olması açısından da hayranları için başka bir önem taşırken, Robert Englund dışında John Saxon, Heather Langenkamp, Roone Blakley, Amanda Wyss, Jsu Garcia, diğer rolleri başarıyla paylaştılar.