bildirgec.org

düşünce hakkında tüm yazılar

Tek bir ana fikir yok

uparlayan | 07 September 2006 13:16

Türkçe‚ dar bir kesim tarafından son yüzyılın en çok ilgi gören konularından birisiydi. Akademik çevrelerce dile getirilmesine rağmen ancak 2000’lerde halkın özel gündemine oturabilmiş bir konu haline gelebildi. Üstelik hayatın istisnasız her alanına etki eden bir kesişme noktası olmasına rağmen…

Bugünkü Türkçe tıpkı sebze çorbası gibi‚ içinde havuç da var‚ biber de ama karışımın kendisi içindekilerden daha farklı bir şey. Eşi benzeri yok‚ özgün‚ kendine has‚ nev’i şahsına mühnasır… O‚ adı üstünde‚ bir çorba ve ne patatesi‚ ne de havucu ayrı ayrı ele alarak çorba hakkında bir fikir üretilemiyor. Hepsini biraz bilmek‚ ama önce karışımın bütününün tadına bakmak gerekiyor. Türkçe konusunda bu nedenle sadece tek bir bakış açısı‚ tek bir fikir‚ tek bir görüş bu dilin korunması (ve belki de daha çok geliştirilmesi) açısından yeterli değil.

“Akademik rock yıldızı yada…

| 26 August 2006 16:06

… kültürel teorinin Elvis’i”
Kimden mi bahsediyorum?
Tabiki de : Sloven düşünür Slavoj Zizek‘ten bahsediyorum.

- Slavoj Zizek -
– Slavoj Zizek –

Kendisini Matrix ve Felsefe kitabındaki çözümlemelerinden keşfettim.Daha sonrada müptelası oldum zaten =)
Eşine az rastlanır bir entellektüel kahraman olan Zizek(okunuşu: Jijek) hakkında geçtiğimiz haziran ayında ntv belgesel kuşağında ‘Zizek!’ adlı bir belgeselyapım gösterildi.

‘Zizek!’
‘Zizek!’

Yazarı ve düşüncelerini seyirciye ifade etmeye çalışan belgeseli izleyemeyenler için tam metin burada
Belgesel ile ilgili haber burada
Yazar ile yapılmış bir söyleşi burada
Yazarın kitapları burada

Umarım modern çağın en önemli düşünürlerinden birisi olan ‘Zizek’ in dünya görüşü sizlere katkıda bulunur..!

Düşünerek kol oynattı

uparlayan | 15 July 2006 18:35

BrainGate adlı bir sistem sayesinde Amerikadaki felçli bir insansadece düşüncesini kullanarak e postalarını açtı ve bir robotkolunu kullanabildi.

Sistem ile ilgili teknik ayrıntılar burada

Düşünce Okuyan Bilgisayar

Jnbn | 03 July 2006 16:20

İngiliz ve Amerikalı bilim adamları, insanın aklından geçenleri okuyan bilgisayar geliştirdi. Bilgisayar, bir kamera vasıtasıyla insanın aklından geçenleri, hislerini ele veren mimiklerini analiz ederek saptıyor.

Yeni teknolojinin, şimdilik yalnızca 24 yüz hareketini tanıyacak şekilde programlandığı bildirildi.

Cambridge Üniversitesi’nden Prof. Peter Robinson ve meslektaşları, düşünceleri okuyan bilgisayarın insanların sürüş yeteneğini artırmadan reklamcılığa kadar çeşitli alanlarda kullanılabileceğini düşünüyorlar.

Robinson, Öyle bir bilgisayar hayal edin ki, size bir şey satmak için en doğru ruh halinizi yakalasın… Araştırmamız, internet sitelerinin reklamları halet-i ruhiyyenize göre biçimlendirmesini sağlayabilir dedi.

Düşünceceleri yazmak mı yoksa okunsun diye populer basına çanak tutmak mı mesela Cem Uzan hakkında

sbaskentli | 30 October 2005 23:00

Ne güzel aşk dan , hayattan dostluklardan ve hatta düşmanlıklardan bahsediyoruz bugün Ahmet Altan ın köşesinde anlattığı gibi…

Yani sonuçta kendi düşüncelerimizin arasından sıyrılıp gelen yaşama dair bir şeyleri paylaşıyoruz. Bir şeyler yazarak kendimizce. Kimi zaman okunan yazılarımız oluyor kimi zaman hiç yüzlerine bakılmayanlar. Ama sonuçta hepsi kendimize ait düşünceler hiç kimse tarafından beynimize enjekte edilmemiş tamamen duygularımızın ve yaşam içerisinde biriktirdiklerimizin sonucu olarak dökülüyor klavyeye parmaklarımızın ucundan. Kimseyi suçlamadan yermeden yargısal hükümler vermeden özgürce yaşama dair birşeyleri paylaşıyoruz.

Kalemle Kağıt

mykil | 19 May 2004 00:54

Kalem dedi, kalem düşüncelerin ta kendisi… Hepsi ondan çıkmıyor mu ? Kalemle, kağıdın teması değil miydi yüzyıllardır insanları kendine bağlayan fikirleri bulan, onları öldüren, kimilerini yaşatan. Bir karalama, bir imza, bir nokta ve bazen bir kalemin kırılmasıydı insanların hayatlarını değiştiren. Bir mektupta gizliydi tüm aşk hikayeleri ve yine kalemle kağıdın dansı anlatırdı herşeyi. Keramet kalemde miydi yoksa kağıtta mıydı? Kağıt hep boş beklerdi, kalem olmasa duygularını dökemezdi belki de. Ama kalem bazen duvarlarda, bazen sıralarda bazense kirli bir araba camında ortaya çıkardı. Bazen buruştururlardı kağıdı, bir kenara atarlar, kalemle kağıdın dansı yarım kalırdı. Kimi zaman alalacele dans ederlerdi, yaz yağmuruyla toprağın dansı gibiydi bu, çabuk, içten ve derinden…