O gün de her zamanki gibi başlamıştı. Diğer günlerden bir farkı yok gibiydi. Osman Eripek yine işine gitmek için erkenden kalkmış, tıraşını olmuş, o tıraş olurken hanımının kurduğu kahvaltı masasına oturmuş, yemeğini yiyordu.

Kapıcının, sabahın erken saatlerinde, kapısının önüne bıraktığı gazetesine şöyle bir baktıktan sonra hanımına seslendi.

-Bir bardak daha çay alabilirmiyim?

Esma Hanım hemen eşinin isteğini yerine getirmişti. Osman Bey’in bardağına, tavşan kanı kıvamındaki çayı dökmüştü.

-Ooooh… çayın rengi de gül gibi. Ellerine sağlık Esma.

-Afiyet olsun Osman Bey… Bu gün pazara gideceğim. Bana pazar parası bırakır mısın?

-25 lira yeter mi?

-Daha fazla veremez misin?

-Bana da 5 lira harçlık kalıyor. Anca bukadar…