bildirgec.org

doğal denge hakkında tüm yazılar

Doğadaki denge…

zarifce | 09 August 2010 19:57

Doğa, kısaca tanımlarsak insan eli değmemiş herşeydir. Diğer bir ifadeyle Tabiat, natur.

Doğada denge Allah’ın koyduğu kurallar sayesinde gerçekleşir. Biz insanlar oksijen alır karbondioksit veririz. Tekrar oksijen alabilmemiz için verdiğimiz karbondioksitin temizlenip oksijen haline gelmesi gerekir. Doğadaki bitkiler veya süs çiçekleri solunumlarında gündüzleri havadaki karbondioksiti alarak oksijen verirler ama geceleri ise bizim gibi oksijen alarak karbondioksit verirler.

İşte Allah ın koyduğu denge sayesinde ağaçlar, bitkiler gündüz karbondioksit soluyup oksijen vererek bizim ihtiyacımız olan oksijeni üretirler.
Aç bir Aslan, diyelim ki hasta bir zebrayı avlar, karnını doyurur. Arkasından sırtlanlar gelir onlarda kalan etle karnını doyurur, daha sonra büyük kuşlar, küçük kuşlar derken sinekler böcekler ve bir de bakmışsınız zebradan geriye belki birkaç parça kemik kalmıştır ve İşte bu şekilde doğada denge, kendi içerisinde konulan kurallarla sağlanmış olmaktadır. Doğada bulunan ve bizim zararlı olarak gördüğümüz bitki ve hayvanların mutlaka boş yere yaratılmadığı ve onlarında bir görevinin bulunduğunu unutmamak lazım. İnsanlar pervasızca doğaya ellerinden gelen her türlü zararı veren tek canlılardır. Diğer canlılara bakacak olursanız hepsi doğadaki dengeyi sağlamak için yaşar ama insan bırakın dengeyi sağlamayı nasıl zarar veririm diye uğraşır. Dünyamızın ve ülkemizin yeşil olması ve o şekilde kalması, düşüncesi bile güzel değil mi? Gelin hep beraber elimizden geleni yaparak bu düşüncenin gerçekleşmesi için çalışalım. Ne yapabiliriz? Hadisi şerifte “Kıyamet günü olsa bile elinizde bir fidan var ise mutlaka dikin” denilmektedir. İşte yapacağımız bu, fırsatını bulduğumuzda bir ağaç dikelim.
Doğadaki canlıları katletmeyi bırakalım, avcılık sporu ile uğraşan arkadaşlar, kusura bakmayın ama ben bu spor dalını hiç anlamıyorum. Bir canlıyı öldürmenin neresi spor, o canlının düşüncesi yada beyni olmasa da bir hayatı var. Bırakın o da hayatını yaşasın. Eğer bir hayvan türünün size zarar vereceğini hissederseniz o zaman kendinizi korumak için son çare onu öldürmek olabilir. Unutmayalım avlanmak eski çağlarda kaldı. Çünkü o zaman kasaplar, mezbahalar yada marketler zinciri yoktu. İnsanlar aç karınlarını doyurmak için avlanırdı ama şimdi öylemi her istediğinizi hemen hemen her yerde bulabilirsiniz. Doğada beslenmiş keklikte yemeyiverin canım, ne olacak sanki başınız göğemi erecek?
Doğa kendini yeniler yeter ki biz zarar vermeyelim. Teşekkürler.

Ölümün Yaşatma Gücü Teorisi

turritopsis | 17 November 2009 13:51

1883 yılında Krakatau yanardağı “uyanmıştır”. Yanardağın püskürmesi çok büyük gürültü yaratmıştır, patlama gücü de 150 megaton hidrojen bombasının gücüne eşit olmuştur. Ada nerdeyse “çatlamıştır”. Tüm canlılar yok olmuştur. Ancak kısa bir zaman sonra bu alan yine canlanmaya başlamıştır. İlk olarak da buraya körfezden bir piton gelmiştir…

2. Dünya Savaşı zamanında Alman uçakları, Kuzey Denizi’ndeki ulaşım gemilerini durmadan bombalamıştır. Su bombaların patlamasından “kaynayacak” hale gelmiştir. Ancak belli bir zaman sonra denizin suları birden çoğalan balıklarla dolmuştur. Bir türün kitlesel yok oluşunun başka türlerin birden çoğalmasına neden olduğu ortaya çıkmıştır. Bu, doğanın bazı türlerin tamamen yok olmasını engelleme sistemidir.