Ressam Arthur Rackham, 1909.
Ressam Arthur Rackham, 1909.

Çocuk, cadı ve av kelimelerini aynı cümle içerisinde okumak bugün pek çoğumuz için ürkütücü gelse de Ortaçağ Avrupa’sının oldukça aşina olduğu konulardı. Çocukluk fiziki olarak insanlığın varlığından beri bulunsa da modern anlamda çocukluk fikri ancak 17. yüzyılda yaygınlaşabilmişti. Bu nedenle konuyu Ortaçağ ve çocuk kavramı üzerinde biraz durmakta fayda var. Zorlu iklim şartları, salgın hastalıklar, yetersiz beslenme gibi Ortaçağ’ın karanlık ortamında çocuk ile ailesi arasında duygusal bağlar yok denecek kadar azdır çünkü “Ortaçağ’da çocuk yoktur, sadece küçük yetişkinler vardır.” Var olan sınırlı sahiplenme duygusu da Hıristiyanlık değerlerini uygulatmak amacındaki Kilise’nin baskısı ile yaratılmıştı. Ortalama ömrün 30 yıl olduğu bir ortamda bir çocuğu büyütmek dertlerin en büyüklerinden biriydi. Nitekim bu bakış açısını Avrupa kökenli masallarda bulunan terkedilmiş çocuk olgusunun kullanılmasından da anlaşılmaktadır. Özellikle Grimm Kardeşler’in ünlü masalları Hansel ile Gretel’de çocukların üvey anneleri tarafında ormana terkedilmeleri ya da Pamuk Prenses’teki zalim üvey anne figürü bunu açıkça göstermektedir. Hatta yapılan araştırmalar göre üvey anne figürünün masalın orijinalinde bulunmadığını, 17. Yüzyılda derlendiği yer olan Almanya’da aile yapısına ters bulunarak bilinçli şekilde sonradan eklendiğini göstermektedir.