Hafif’e yazmak istediğim, bu amaçla yola çıktığım hiçbir konu gerçekleşmiyor. İlginç bir biçimde vazgeçip, başka bir konuya dönüyorum. Yine aynısı oldu. Yalnızlık üzerine, yalnızlığın fiziksel ve psikolojik anlamı üzerine yola çıktım. Sonra olmadı, iki paragraftan sonra her şeyi çöpe attım. Yerine birazdan okuyacağınız -yani okuyacağınızı umduğum- bu yazı çıktı.

Kendinize “bu benim Çilem” dediniz mi hiç? Ya da hayat bana hep oyunlar oynuyor diye sormadınız mı? Bir gece mesela kalkıp bileğimi kessem çok kan akar mı demediniz mi? Sahi hiç mi ister ilahi bir güç, ister hayat, ister kader çilem bu olmamalıydı diye isyan etmediniz mi?

Uzunca zamandır yazmıyorum. Yazmak gelmedi bir türlü içimden. Belki her şeyin bir zamanı olduğundan, belki artık yazıların gözden kaybolmasından. Bilmiyorum, bildiğim tek şey epeycedir çilehanelerin beni etkilediği.