Başımı yukarı kaldırdım ve gördüm varsayımlarımla kaplı gökyüzümün siyah rengini.
Hayat olması gerektiği kadar gerçek sadece; insanlarsa olması gerektiği kadar insandı.
Varlığın tümden gelimi ne kadar kavuşur hiçliğin tüme varımına? Olasılıklara keşkeleri eklesek, özürleri çıkarsak,
statülere bölsek eşitlenir mi hayat yaşıma?
Yoksa elde kalan hep koca bir sıfır mıdır… Ya da taklidi imani doğrultusunda doğru denklem yapılıp sağlaması ahirete mi bırakılır?
…
Döndüm durdum; doğruldum.
Avuç içimde gördüm kader yazgısını. iki elimi kenetledim ve birbirine baktırdım içlerini.
dedim al sana ayna; işte bak ordasın. yavaşça ayrıldı avuçlarım ve doğruldu semaya
ve mevlana dedi:’akıldan dile yol olduğu gibi dilden de kalbe yol vardır!’
Konuştum konuştum konuştum. Sustum sustum ve tekrar konuştum.
ve şimdi bekliyorum…