bildirgec.org

çandarlı hakkında tüm yazılar

izmir-istanbul VII

kahramancayirli | 14 August 2009 12:31

Çanakkale’de uyandığım zaman iki sözcük vardı aklımda: Troia ve Assos. İkisinin hayaliyle apar topar çıktık Çanakkale’den.
Eski taşlar, yerleşkeler, kalıntılar ilgi alanınız dahilindeyse, Troia’da çok mutlu olursunuz, öneririm. Kocaman at, fotoğraflar çektiriyor insanlar,…

troiavakfi.com adresinden alınmıştır.
troiavakfi.com adresinden alınmıştır.

Troia’da fazla kalmadık, bünye deniz istiyordu çünkü, Assos için acele ettik. Ezine’yi geçtik bol peynirli, Ayvacık’ta durduk biraz. Parkta oynadık, çocuklu bir teyze garip garip baktı, hatta kocası geldi sonra. Kaydırağın plastik girişine sığmadım, salıncağa sığdım neyse ki. Ayvacık’ı tuhaf bir biçimde Muğla’nın Kavaklıdere ilçesine benzettim sanırım (6-9 yaş arası burada yaşadım), Ayvacık’ı kendime müthiş yakın hissettim, Ayvacık’tan gitmek istemedim. Kan çekti sanki.

izmir-istanbul I

kahramancayirli | 03 August 2009 18:36

foca.bel.tr adresinden
foca.bel.tr adresinden

Motor binmek, apayrı. İmiş. Onca vakit korktum, uzak durdum. Şimdi onunla yatıp kalkıyorum. İnsanın gözü, eli, ayağı. Oluyor. Otomobildir, otobüstür .. hiçbiriyle kıyaslamam. O virüsü aldım artık. Ölene kadar iki tekerin üstünde. Devam.
Çıkış noktası: İzmir-Karşıyaka. Sabahın dördü. Karanlık, serin, ıssız ve güzel. İnsan üç gün sürecek bir motor seyahatine şort-tshirt çıkar mı? Ben çıktım. Saat sekize yaklaşırken Foça göründü. Cumartesi sabahı. Kimseler yok, tek tük. Yağlı ballı güzel kahvaltı. Denize nerede gireceğini bilemiyor insan. “Neyse artık Yenifoça’da gireriz” Foça, kıymetli, sakin, sessiz ve mavi epey. Foça’yı çok sevdim ve çok beğendim. Az biraz Datça’yı andırdı bana.

2 gün, 2 yer, 2 yolculuk ve 2 insan…

| 24 August 2007 15:42

Dikili’den bindim İzmir otobüsüne. Dikili izmir’in güzel bir sahil beldesi. Saat 13:00 da. Akşam mersin’e gidecektim. Neyse. Bindim dikili’den otobüse. Biletsizdim. Yol kenarından binmiştim. Ayaktaydım. Oturacak yer yoktu. Benle beraber 5 kişi daha ayaktaydı. Kulaklıklarımla gömülmüştüm medcezir’e. Gelen çağrılar ve devamlı volta atan muavinden başkası kesmiyordu keyfimi.Yaşlı bir amca da tıpkı benim gibi ayakta yolculuk yapıyordu. durduğu koridorun iki yanında iyi giyimli iki bayanla yanında küçük kız çocukları oturuyordu. Çocuklar da koltuklarda oturduğuna göre biletliydiler. 2,5 saatlik yolculuk sonra geldik izmir’e. hemen yeni bir bilet aldım ve tuttum mersinin yolunu. Sabah otogara vardım ve akşam için dönüş bileti aldım. İşlerimi bitirip akşam otobüse binmek için otogara geldim. Ancak otobüs gelmiyordu bir türlü, anlamıştım korsan bir firmadan almıştık bileti ve artık dönüşü de yoktu. Bir saat sonra otogarın 500 metre ilerisinde bir benzin istasyonundan bindirdiler bizi otobüse, çok şükür ki biletlerimiz vardı ve oturduğum koltuğu sadece bana satmışlardı. Ama korsan firma işte dolmuş gibi yoldan ne kadar yolcu bulursa topluyordu. Bir ara genç bir bayan ve yaşlı bir teyze bindi otobüse biletsizdi ve oturacak yer de yoktu. Benim olduğum koltuğun hemen yanında dikeliyordu yaşlı teyze, o anda arkamda ki genç delikanlı doğulu şivesiyle “gel ana buraya otur” dedi. Gencin bileti vardı, hem de oturduğu koltuğun bileti. teyzenin bileti yoktu, pazarlıkla binmişti zaten, yani koltuk gibi bir derdi de yoktu. Ama yine de verdi doğulu oğlan yerini teyzeye. O an aklıma dikili otobüsünde koridorda ayakta yolculuk eden yaşlı amca ve iki yanında oturan küçük kız çocukları geldi, onlar da biletleriyle binmişti. Haklarıydı mutlaka o koltuklarda oturmak buna itirazım yoktu. Fakat onlar aynı nezaketi gösterip vermemişti yaşlı amcaya yerini. Nedendi bu farklılık? Neredeydi kaybeden ve kazanan? Kimdi?
Aklınıza; “mersin otobüsünde sen niye yaşlı teyzeye yerini vermedin” diye geldi mi?
Geldiyse cevabım: Çünkü bende izmir’liyim.

not: kimse alınmasın kendimi yazdım…