Bazen rastgele bir görüntüye bakarken onu belirli bir ifade gibi algılarız. Bu psikolojik bir fenomendir ve olay Pareidolia olarak tanımlanmıştır.

Bulutlardan şekiller çıkarmak, nesnelerden insan yüzüne benzetilen görüntüleri fotoğraflamak gibi günlük telaşların yanı sıra; dini inanç kaynaklı, üzerinde Arapça Allah yazısı olduğu, İsa Mesih’in yahut Meryem Ana‘nın resmedildiği düşünülen nesneleri aramak; hatta işi abartıp, tersten dinlendiğinde belli mesajlar içerdiğine inanılan müzik yapıtlarını bir kriptolog edasıyla incelemek, çıkarımlarda bulunmak da hep bu Pareidolia hadisesinin belirtileridir.

Bazıları bu tür durumları ikon olarak tanımlayıp, oluşumlara da “mucize” demekten çekinmez. Hatta duş perdesindeki şekle bakıp Lenin’i gördüğünü iddia edenler de olmuştur. Güneş ışınlarının belli bir açıyla dünya üzerine vurması ve ay yüzeyine yansıması, dolayısıyla dünya veya ay üzerindeki yer şekillerinin uygunluğu sayesinde devasa büyüklükteki bu yer şekillerine çeşitli anlamlar yüklenmesi de mümkün olmuştur. Salvador Dali, bu olayı bir adım ileri götürmüş, adına paranoyak kritik metod dediği bir yöntemle sanatını icra etmiştir. Dediğine bakılırsa; “kişi gerçek dünyada algıladığı gerçeklikten farklı bir gerçeklik yaratabilir ve bunu sanata yansıtmak da mümkündür”.