bildirgec.org

bólu hakkında tüm yazılar

ismine bakıp yememezlik etmeyin

nazokiraze | 01 September 2009 15:14

Yöresel yemeklerimizin çoğunun isimlerini belki de duymamışızdır, kulağa ilginç gelen ama çok lezzetli pek çok yemek var ülkemizde.(sembüsek,kuymak,perişka,babagannuş ,pirpirim, mıhlama vs.) Birde ismini duyar duymaz o ne biçim yemek adı diyebilecegimiz yemekler var ki daha önce duymamış olanları oldukça şaşırtacak cinstendir.

Örneklere köpeoğlu salatasıyla başlayabiliriz. Aslında köpoğlu salatası denilen bu salata nedense bazı kaynaklarda köpeoğlu salatası olarak yazılır diğer adı da papaz mancasıdır patlıcanla yapılır, gerçek zeytinyagı kullanılır.(İkinci Bahar izleyenler bu salatanın ismine yabancı değillerdir)

Ağustosta Karadeniz

nacak | 10 June 2009 14:47

Yılın dört mevsimi çalışan, 7/24 her an iş çıkabilir diye hazırda bekleyen ben, aslında tatil diye bir kavramın iş hayatımda yeri olmamasına rağmen, yaz kış demeden kısa-uzun hatta günübirlik şehir dışı gezmelerine bayılırım. Bu yıl gidecek bir yer bulamadım halen yaz için. Ama 2007′ de baştan başa dolaştığım Karadeniz tutkum başladı gene. Yazarsam yenerim bu duyguyu dedim ve klavyeye sarıldım. Gelintülü şelalesi mevzusunun açılmasından mı depreşmiştir bilinmez sanki birisi boynuma zincir vurmuş çekerek götürmek istiyor beni Karadenize. Havası ve yemekleri dokunmakla bünyeme kendimi zabtetmek zorunda kalıyorum zor da olsa.

Ağustos ayı Karadeniz gezimizin başlangıç ayıydı. İlk durağımız Samsun oldu. Çok sıcaktı hava. Karadenizde güneş olmaz diyerek binlerce km uzakta bıraktığım evimde kalan güneş gözlüğüm olmadan kendimi çok savunmasız hissettim güneşe karşı. İlk olarak Bandırma maket gemisini gezdik. Sonra bir müze gezisi hemen yakınında geminin. Ardından parktaki anıt önünde fotoğraf çekip Fatsaya doğru yola çıkıyoruz. Karadeniz Fatsa’ dan sonra başlar derler. Gerçekten de Fatsa’dan sonra sözün gerçekliğini bizzat kanıtlamış oluyoruz. Fatsa’ ya giden yolda uzun saçlının yeri diye bir yer var dediler. Medyum Ketonun mu ne kardeşiymiş. Canı istediği zaman çok güzel karşılarmış müşterileri bazen de sopayla kovalarmış. Oraya gidemedik korkudan.

kel başa şimşir tarak

lovesredcloud | 22 March 2008 02:32

endonezya yapımı tahta tarak
endonezya yapımı tahta tarak

Turgay Tuna’nın yaptığı bir araştırmadan bol görselli bir özet hazırlamış bulunmaktayım.
Tarağın tarihi, daha doğrusu insanın saçını düzeltip şekil verme ve etrafa güzel görünme arzusu, insanlığın çok eski zamanlarına değin uzanmaktadır. Öyle ki; plastiğin bilinmediği ilkel dönemlerde kemik yapımı, ağaç yapımı, özellikle gürgen taraklara rastlamak mümkündür. Daha eski dönemlerde ise, yani büyük atalarımızın dal parçalarıyla saç ve sakallarına şekil verdikleri düşünülmektedir.