Gregory komutanın işareti ile koltuğun altından gaz maskesini çekip suratına taktı. Ne olup bitiğine anlam verememişti. Sinir gazı diye bağırıldığını duydu ve eğitimde öğrendiklerini otomatik olarak uygulamaya başladı. Maskeyi takar takmaz komutanın işareti ile arabadan fırlayıp binaya doğru koştu. Dehşet ve panik içinde kalbi çarpıyordu. Ağzı da kurumaya başlamıştı. Birkaç saniyede zehirlenmeyeceğini biliyordu ama maskeyi takmadan önce gazı fazla mı soludum diye düşünmekten alamıyordu kendini. Bu bir semptom muydu yoksa heyecan mı?

Elinde her gün tutmaya alışık olduğu M- 4 tonlarca ağırlıktaymış gibi geliyordu. Köşede kıpırdayan silueti fark ettiğinde neredeyse şarjörü adamın üzerine boşaltacaktı. Elleri hızla bacaklarında takılı ceplere yöneldi ve ilk enjektörü çekip yerde yatan adamın baldırına sapladı. Atropin beş dakika içinde etki etmeliydi. Adamın gözlerinden sular akıyordu. Öksürmek için kıpırdamak zorunda kaldığında bir hayvan gibi inliyordu. Dört dakika orada beklemesi mümkün değildi. Ayağa fırlayıp etrafı armaya devam etti. Dakikalar geçmiyordu. Antidot işe yarayacak mıydı?