“Peki kan içmekten hoşlanır mısın?” dedi kulağıma karanlık bar döküntüsü ortalığında. Masalar üzerime düşüyordu sandalyeleri ve arıza sahiplerinin kıçları altında ezilirken ben tüm bar ortalığa dökülüyordu adeta.Döküntü eşliğinde sallanarak biranın yarısını döküyordum deprem etkisiyle yanı başımda yavrulayan bir fareye. Yada fare kıvamındaki bir meleğin omuzlarından aşağıya. Acid etkisi feci şekilde saçmalattırıyordu yine bana. Yan masadaki top sakallının burnunu kesmek, barmaide hediye etmek istiyordum mesela. Sanki fal bakan bir çingenenin taşları gibi fırlatılmıştı bütün bar ve yanımdakinden aşkı görüyordu top sakallıdan ölümü. Bense çingenenin kişisel şovuydum yalnızca. “Kimin kanı olduğuna göre değişir” dedim çekik gözlü kadına.