Yıldızsız, kıpırtılı dağınık bir gece
Pera’da,
İstanbul ezeli cümbüşünde,
Can aciz, can sıkkın..
Tezgahın orda, kır saçlı boncuk gözlü adam,
rembetiko havalarında..
Oysa ki benim içimden “bal kız” geçer;
o an, kel başım parlar, gözlerim ışıldar, yüzüm gülümser..
bir başka şey düşünürüm,
sevimli ve yoksul memelerini..

Fısıldıyorsun;
“sen hep kendini düşünürsün,
hayır hayır kendini değil de,
ne bileyim ben, delinin birisin”

oysa ki ben bal kıza içmek istiyorum,
meze istemez;
yalnızca kavun ve rakı..
bir de armonik heyecan,
arap şükrü !.