bildirgec.org

Truly Madly Deeply, The English Patient ve The Talented Mr. Ripley’in yönetmeni Nine’ın senaristi olan Anthony Minghella’nın elinden çıkan fantastik bir yapım. 18 Mart 2008 tarihinde yaşama veda eden yönetmenin bu filmi İngiltere’nin Oscarı olarak bilinen Bafta Ödülleri’ne iki dalda aday oldu ve En İyi Senaryo Baftası’nı kazandı. Bafta’dan başka 13 ödül daha kazanan filmin trailer’ını seyretmek için bu linke tıklayın. İngiliz yıldız Juliet Stevenson, Alan Rickman, Jenny Howe, Bill Paterson, Carolyn Choa, Stella Maris, David Ryall, Keith Bartlett, Christopher Rozycki, Teddy Kempner, Michael Maloney, Richard Syms, Vania Vilers’in rol aldığı filmin yapımcısı Robert Cooper. Müzikleri Barrington Pheloung tarafından yapılan Truly Madly Deeply‘nin sanat yönetmeni Jim Holloway, kostüm tasarımcısı ise James Keast. Ünlü şair Pablo Neruda’nın The Dead Woman şiirinin okunduğu yapımda Charles Chaplin‘in hayaleti de ilginçlik katıyor.

Tayvanlı yönetmen Ang Lee‘nin yönetmenliğini üstlendiği sinema filmi “Sense and Sensibility“, 1995 senesinde vizyona girdi. 17 Milyon Dolar gibi bir bütçeyle çekilen filmde İngiliz aktris Kate Winslet, iki Oscar Ödüllü aktris Emma Thompson, Gemma Jones, Tom Wilkinson, İngiliz aktör Hugh Grant, James Fleet, Imelda Staunton, Alan Rickman, Imogen Stubbs, Hugh Laurie ve Greg Wise gibi isimler rol alıyor. Biri mantığı, diğeri kalbi simgeleyen iki kızkardeş ve onların seçimlerini anlatan film, 19. Yüzyılın İngiltere’sinde geçiyor.
Shakespeare’nin soneleriyle süslenen filmle alakalı bir ayrıntıyı da vermeden geçmeyelim; yönetmen Lee, Emma Thompson 350 sayfalık senaryoyu göndermeden evvel Jane Austen’in romanını okumamış.

Yapımcı/ yönetmen Dean Parisot‘un yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Galaxy Quest” (Galaksi Savaşçıları), 1999 senesinde vizyona girdi. David Howard’ın senaryosunu yazdığı bilim-kurgu komedisinde Amerikan aktör Tim Allen, Alien serisinden tanıdığımız Amerikan aktris Sigourney Weaver, İngiliz aktör Alan Rickman, Amerikan aktör Sam Rockwell, Rainn Wilson, Justin Long, Daryl Mitchell, Tony Shalhoub, Patrick Breen ve Robin Sachs gibi isimler rol alıyor.
Uzaylılar insan kaçırıyor; ancak bu sefer başka amaçları var. İzledikleri diziyi gerçek zanneden uzaylı arkadaşlarımız, yayından kaldırılan bu dizinin karakterlerini kaçırarak, onlardan dizide davrandıkları gibi davranmalarını beklerler ve bizim filmimiz başlar.

“I am Sam“, “Forrest Gump“, “Mozart and the Whale“, “Rain Man” (belki biraz da “My Left Foot” ve “Idioterne“) tarzı filmlerden hoşlandıysanız, “Snow Cake” tam size göre. İngiliz sinemacı Marc Evans’ın yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Snow Cake” (Kar Pastası), 2006 senesinde vizyona girdi. Amerikan aktris Sigourney Weaver ve İngiliz aktör Alan Rickman başrollerini paylaştıkları filmde ‘Bill Murray havası’ hakim.

Alex, kendi başına yolculuk yapan, yalnız ve çekingen bir adamdır. Durakladığı yerde tesadüf eseri tanıştığı genç bir kızı da arabasına almak zorunda kalan Alex, genç kızın kendisine yabancı gelen giiyim tarzı ve samimi tavırlarını tuhaf bulduysa da, yola devam ettiklerinde ‘iki uzak akraba’ halini alırlar. Ancak karlı yollar, bu uzak akraba ilişkisinin gerçek boyutunu hazin bir şekilde sonlandıracak, Alex’in vicdanına saplanan acıyla ikinci boyutuyla devam edecektir.

1832 – 1898 yılları arasında yaşamış İngiliz yazar Lewis Carroll‘un kitabından uyarlanan “Alice In Wonderland“, 2007 senesinde vizyona giren “Sweeney Todd: The Demon Barber Of Fleet Street“in ardından sakinliğini bozan Tim Burton‘un eseri. Filmin çekileceği daha önce duyurulmuştu ve ardından ekran görüntüleri ve fragman yayınlandı. Bir kaç gün önce de filmden ilk Türkçe fragman yayınlandı. (diğer link)
Burton, 5 Mart 2010‘da tüm dünyada vizyona girecek olan filmi hakkında bazı açıklamalar yaptı.

“Kitap defalarca uyarlandı. Ben her birini seyrettim ve hep aynı şeyi gördüm. Alice, hep kendihalinde, sakin ve durgun. Ama benim yarattığım Alice, canlı olduğunu hissettirebilen bir kız. Buna edebi bir eser olarak değil, görsel şölen olarak bakın. Filmin 3 boyutlu (3D) çekilmesi de beni heyecanlandıran diğer nokta oldu. Daha önceden The Nightmare Before Christmas, sonradan üç boyutlu hale getirilmişti ve itiraf etmeliyim ki, izlerken büyülendim.
Alice için de aynı şey geçerli. Tek fark, bu sonradan dönüştürülme değil, üç boyutlu çekim.”