bildirgec.org

ake fridell hakkında tüm yazılar

Sommaren Med Monika (1953)

queennothing | 25 May 2009 16:11

Per Anders Fogelström‘ün romanından uyarlanan Sommaren med Monika(Summer with Monika – Monika’yla Bir Yaz), Harriet Andersson ve Lars Ekborg‘u buluşturan bir Ingmar Bergman filmi.

Henüz reşit olmamış, ergenlik döneminin en çılgın günlerini yaşayan Monika, alkolik babasıyla sürekli kavga halinde olan annesine ve gürültü yapan küçük kardeşlerine katlanırken, ilk fırsatta evden kaçmayı düşünmektedir. Kendisinden bir kaç yaş büyük Harry ile tanışması, Monika için ‘hayatının fırsatı’ olacaktır.
Kısa sürede birbirlerine aşık olan iki genç, kendilerini tutan ne varsa arkalarında bırakmaya ve tekneyle pusulasız bir seyahate çıkmaya karar verir.
Aşkın doruk noktalarında Monika ve Harry, bulabildikleri kadar yiyor; her limanda duruyor, saatlerce denizde köpüren dalgaları izleyip, ‘özgürlük duygusu’nu tam anlamıyla yaşadıklarını hissediyorlardı.

Birbiri ardına ilerleyen günler, Monika‘nın hamileliği üzerine değişmeye başlar. Eve dönmek isteyen Harry, çocuğunu şehirde yetiştirip, ona iyi bir aile yaşantısı vermek isterken, Monika‘nın kayıtsız tavırları, eğlenceye doymadığını gösteriyordu.
Şehre taşınmaya ikna olan Monika, yaşadıkları küçük apartman dairesini beğenmeyip, sürekli Harry‘ye şikayet etmeye başlar. Çocuğuna da ilgisiz kalan Monika, Harry‘nin iyimserliğini kullanırken, terketmeye alışkın genç kadın, kendi kurduğu aileyi de yüzüstü bırakacaktır.

Det Sjunde Inseglet

deadcall | 29 May 2008 09:36

Det Sjunde Inseglet

Yedinci Mühür, usta yönetmen Ingmar Bergman‘nın 1957 yapımı bir klasiğidir. Başrollerini Gunnar Björnstrand (Jöns) ve Bengt Ekerot (Death) paylaşmaktadır. Filmde haçlı seferlerinden dönmekte olan Jöns’ün karşısına ölüm çıkıcaktır. Jöns hayat ve tanrı kavramını sorgulayan biri olduğundan ölmek için çok erkendir. Jöns, Ölüm’ü stranç oynamaya davet eder. Ve yolculukları boyunca yaşadıkları olaylardan, hayat ve tanrı kavramlarını sorgular. Siyah beyaz olan bu film‘de Max von Sydow‘da Antonius Block rolünde karşımıza çıkıyor.
Ölüm, sanat, hurafeler, savaş, din ve hayat kavramlarını sorgulayan bu filmde herkezin kendi görüşünü çıkarması mümkün. Eski bir film olmasına rağmen değindiği konular her zaman güncel olan konular ve çok çağdaş bakış açılarıyla irdelenmiş. İçine şeytan girdiği düşünülen kız yakılmadan önce Jöns’ün kızla olan dialogu hafızalardan silinmeyecektir.
Benim görüşüm; hiç bir teknolojiyle yakalanamıyacak atmosferi, felsefenin dibine inmiş sözlerleri ve yönetmenliğiyle tam bir şaheser. Çok ağır konulara deyinmesine rağmen film kesinlikle akıcı. Sadece bazı cümlelerden sonra düşünmeye kalkarsanız filmin birazını kaçırıyorsunuz. Ama sıkılmadan defalarca izlenebilecek bir film olduğu için bu eksiği de ortadan kalkıyor. Kesinlikle herkezin izlemesi gereken bir film. İzleyecek olanlara tavsiyem filme tam anlamıyla odaklanmaları.