“Hadi bakalım görüshürüs..” dedim ve ayrıldım arkadaşların yanından..Arkadaşlarımla da eğlenceli veya işe yarar hiç bir yapmamış olmanın verdiği sıkıntı yetip artmıştı zaten..Keyfimi bozanın bu olduunu düşünmeyi bırakmıştım artık günümün tamamının sıkıcı olacağına kanaat getirmiştim çünkü akşam olmuş sayıyordum artık..Tabi “sıkıntımı atarım belki” düşüncesinin getirisi olan “eve yürüyerek gitmek” uygulaması başından beri bir hataydı biliorum..Ama o zaman bilmiordum..Neyse..Eve ellerim cepte “Hayatın getirilerini elinin tersiyle iten ve yalnızlığından başka hiç birşeyi umursamayan..” pozunu deneyerek gitmeye başladım..Köpekleri kendimi bildim bilesi sevmem.Her halde bu yüzden onlar da beni sevmez..Ve beni kovalamak için fırsat kollarlar..Dün akşam da tüm günümün sıkıcı olmasını planlayanlar her halde akşam için büyük sürpriz planlamışlar benim için..Yani yine bu anlardan biriydi sanırım ve bir köpek faciasıyla karşılaştığımı anlayınca (Normalde köpeklerden korkmam ama bu köpek 4 ayağı üzerinde bile benden uzun olduğu için -ehem öhöm…-seçecek fazla alternatif şıkkımın olmadığını düşündüm ve) 4 nala koşmaya başladım.Köpekte bana eşlik etti..Eşlik etmekle kalmadı ve köpekle akraba olmanın sınırlarında gidip gelirken vatandaşlar tarafından kurtarıldım..Sonuç: Bir kuduz aşısı, birazcıcık dikiş ve metrelerce sargı beziyle günü kapattım…Ve şu an sabahtan beri kıpırdamadan oturmak zorunda olmak gibi bir durumda olsam da yine de şikayet etmiyorum..Huzurlu bir biçimde sakat ayağımla nasıl sörf yapıyorum onu çözmeye çalışıyorum…