4-5 tane link topladım geldim.Mevzu malum; Hitler’in kavgam kitabının satışları. Kitap okumaktan hoşlanmayan bir millet neden bu kadar boktan bir kitaba ilgi duyar hayret ediyorum. Konu ile ilgili kimseden doyurucu bir analiz gelmedi. Derken bayrak galeyanı patladı. 2003 yılı cumhuriyet kutlamaları için dikilen, Sarıgülün 3.5 kilometrelik bayrağıaltında milliyetçi duyguların analizini Yıldırım Türker burada yapmış.Ve son bombamızda bu. 1933’te Opernplatz Berlin’de uygun bulunmayan kitapların topluca yakılması olayını hatırladım.hayırlısı diyelim.Henrich Heine güzel demiş”Kitapların yakıldığı yerde sonunda insanlar da yakılır“
yorumlar
hitler tarihin sayfalarından biri ve hep de öyle olacak. böyle birinin yazdığı bir şeylerin olması da normal.kitap okumak; ister kitap okumak olsun yada ayrı ayrı;, kitap ve okumak kavramları toplumumuza uzak kavramlar.oysa 14 yaşında sübyan bir kızın seks deneyimleri best seller olduğunda bundan kimse şikayet etmiyor.
processing, nasıl bir başlık olmuş öyle. şu c’le ve özellikle asm ile uğraşırken, kodların sanki ekrandan beynime yazılan şeyler olduğunu hissederim bazen. oradan verilen komutlar, biraz bilim kurgu üstü paranoya ama burada insanlar yakılalı çok oluyor, yani henrich heine isimli güzel arkadaşımızın bu sözünü bizim memleket için güncellemek gerekecek sanırım. nasıllığıyla da siz ilgilenin artık.
Önce Hitler vakıası sonra da bu bayrak “isteri”si insanları çok başka yönlere savurdu. Faşist damarlar beslendi, milliyetçilikler güçlendi, gürbüzleşti. En son dün Trabzon’da bir vahşet yaşandı. Çok üzücü sahnelerdi. İyi ki o 5 kişiye bişey olmadı; çünkü bu kurgulanmış kontrolsüz nefret kudurmuştu.Türkiye’den, bu konuya(Hitler, milliyetçilik) bakışımız hep Financial Times’ı(ya da AB’yi) referans alarak oldu. Oysa Türkiye’de Kavgam kitabı yıllardır satılır. Kavgam kitabından ötürü değil, kendi kaynaklarından beslenir Türk Faşizmi, ya da milliyetçiliği. Edward Said’in “Şarkiyatçılık” kitabında seneler önce söylediği gibi, biz kendimizi ancak Batılıların gözüyle görünce anlamlandırabiliyoruz ve “hah işte böyleymiş” diyoruz. “Yav aslında çok satılıyomuş Kavgam bu kitap Almanya’da yasakmış ha!”Kavgam kitabını inceleyip belirli yerlerini okuduğumda ortaokuldaydım. Faşist de olmadım. Kimsenin olacağına da inanmıyorum.En son yapılan şey,”bakın sizde faşist eğilimler var dikkat edin ha” diyen bir sopa gösterme çalışmasıydı. Biz de bunu yedik.Hatta bazı çevrelerin işine bile geldi. Orhan Pamuk’u ve birtakım olayları kullanıp yine manüplasyona başladılar. AB’ye karşı milliyetçilik kozu, hükümeti sıkıştırmak üzere kullanıma açıldı. AB’yi destekleyenlerin oranı bugün yapılan anketle %63e düşmüş, tesadüf değil herhalde.Kitap yakmak da gömmek de toplamak da bu ülkede yeni değildir. Bunları konuşalım, ne neden oluyor diye en azından iki laf edelim derken her muhabbetin başı aynı adamların yorumuna takılıp kalıyor. Yıldırım Türker, radikal yazarları, şu bu.Kendini liberal, batılı ve modern kabul eden bir takım kimseler için Ertuğrul Özkök ne ise; kendini muhalif kabul eden bir takım insanlar için Yıldırım Türker(ve benzerleri)de o oldu. Her eve lazım, “çaya çorbaya limon” yorumları itinayla linklenir. Radikal İki geyikleri dinlenir.Buradan Kahnweilere ve onun gibi başkasının yorumuna takılan arkadaşlara soruyorum ve söylüyorum. Bir takım adamların yorumuna katılacağınıza, orijinal 2 satırlık siz bir yorum yapın, memory’yi, olmasa bile processingi görelim. Daha güzel olmaz mı? Zaten yorum olarak can çekiyor site. Lütfen.
gazete manşetlerinden derlediğin ilginç kompozisyonunu yazarken kaşlarını falan da çattın mı?merak ettim.Osmanlı’da Yunanlılardan 100 sene sonra milliyet bilincine varan Türklerin bu bilince ulaşan en son Osmanlı tebaası olduğu göz önünde bulundurulursa bazı gelişmeleri geriden takip ettiğimiz sonucuna varılabilir.Şu sıralar Türkiye’de yaşanan olayları, ırkçılığın ve milliyetçiliğin ansiklopedik tanımlarını belirlemiş Almanlarla ilişkilendirmemde bence bir gariplik yok.Yazımda Financial Times’la ilgili bir imare olmamasına rağmen insanın etkilenen bir varlık olduğu aşikardır. Etkilenmek sadece Türklere has bir olgu da değildir. Yalakalıkta değildir. Hatta konu ile ilişkilendirirsek zamanında Almanların Enver Paşa’dan çok etkilendiği her zaman irdelenir. Hatta Hitlerin Yahudi soykırımını hayata geçirmeden önce “yahu Ermenileri hatırlayan bile yok” dediği rivayet edilir.Asıl “Memory”‘sinde birşey olmayanların neyi “process” ettikleri kafanı yormuyor mu canım benim?
Bunun üstüne nazi imparatorluğu’nun satışları da patlarsa çok gülerim. Tarihi gelişmelere karşı aniden patlayan merak gözlerimi yaşarttı. Bu kitap yeni mi basıldı, yıllardır okuyan okudu, merakını gideren giderdi.
Trabzondaki olayda millet istiklal marşı okumaya başlamış. Linç anında istiklal marşı komik ve trajik değil mi? Kurban keserken ezan okumaya benziyor. Aslında çok acı birşey.Kaşlarım çatık filan değildi,geç gelişmenin eziyetleri ve meziyetleri vardır. Bütün memleketler buna benzer sahneler yaşıyor diyemeyiz ama. Diğer taraftan Yunan milliyetçiliği de Türk milliyetçiliği kadar tehlikelidir ya da başka bir milliyetçilik kadar. Hele de kudurmuşsa.Yazında FTye ilişkin bir şey yoktu da bütün bu tartışmalar(ki sen de link vererek dahil olmuşsun) FT’ın D&R’dan aldığı top 10 listesini haber yapmasından başlamadı mı? Yalansa yalan de.Ermeniler hakkında Hitlerin söylediği o sözün tamamiyle düzmece olduğu ortaya çıktı. Geçen gün Flash tvde de izledim, öyle bir kelam yok. Sen de biraz araştır bulursun. Taner Akçam’ı filan da oku et. Ama Ermeni Meselesi hakkında en azından şehir efsanesi geyiklerini buraya yazma.Şöyle yazmışım: Memory’yi olmasa bile, processingi görelim. Memory’yi de görmeye, dinlemeye, öğrenmeye, anlamaya hazırım güzel kardeşim.
Kimsenin birşeyi tartıştığı yok. Sadece ben, şu anda yaşananların Nazi Almanyasını oluşturan atmosfere olan trajikomik benzerlikleri dikkatimi çektiği için buraya yazdım. Geçmişten, mesela 1950’lerde yaşanan Türk kristal gecesi 6 7 mayıs olaylarından bahsetmedim. Bu ülkede her kesiminin aşırı milletçiği yıllardan beri bilinir ve irdelenir.Yani kendini “yahu gene bir kumpasa geliyoruz” psikolojisine sokma. Komplo teorilerimiz de Wall Street Journal’da yazılmış ve biz gene tek yumruk olmuştuk hatırlarsın. Zaten mühim olan yumruğun gevşememesi değil midir?Keşke biri çıkıp şu günlerimizi Osmanlı’nın son 50 yılıyla karşılaştırsa da tabloya renk katsa. Nasıl bir süreklilik, nasıl bir benzerlik arz ediyor görsek.NOT: Hitlerin sözü için rivayet edilir yazdığımı dikkatli okursan görebilirsin. Yani flash tv kaynaklı “düzmece olduğu ortaya çıktı!” gibi gazete manşetinden bozma bir laf etmedim.Bana konuyu öğrenebilmem için yardımcı olmaya çalışmışsın sağol. Eğer gerçekten samimiysen tartışmanın temellerini buradan okuyabilirsin.
yazınızın bir bölümünde yunan milliyetçiliğinin en az Türk milliyetçiliği kadar tehlikeli olduğunu söylemişsiniz ancak ben buradaki tehlikenin ne ve kime karşı olduğunu anlayamadım daha doğrusu ne anladığımı yanlış olabileceği ihtimaliyle es geçtim.milliyetçiliğin bir tehlike değil kalkan olduğunu düşünen biri olarak şunu da belirtmeliyim:milliyetçilik hersene yaylaya çıkıp ordan nara atmak değildir.umarım ne demek istediğimi anlamışsınızdır,ona göre değerlendirirseniz sanırım mesele hallolacak.
“kitapların yakıldığı yerlerde sonunda insanlarda yakılır”?menfaatleri için din değiştiren bir yahudinin sözlerini yayımlamaktan mutlu(mu) oluyorsunuz.(?)
linklerden bi mok anlamadım….