oluşmaz bu konuda. yıllardır insanları korkutmak için yürütülen politikaların en önde giden ayağını oluşturan “aman sokağa çıkmayın, kapkaç yaparlar” repliği ve haberleri ile zaten nefretten kuduran halk, gizliden gizliye “ohh, iyi olmuş” der, başka da bir şey söyleyen çıkmaz. nasıl ki, “tanrı intikamını alacağını söyledi” diyorlarsa incil’de ve insanlar bu yüzden intikam almak yerine kliselere sığınıyorlarsa, burada da aynı durum oluşuyor. polis istediğini öldürecek, tıpkı 50’lerde, 60’larda, 70’lerde, 80’lerde olduğu gibi ve intihar diyecek. halk susacak. halk susar, çünkü kitlelerin dehası susmaya yarar.
çok farklı taraflarda olmadığımızı görebiliyorum sanırım evet birimiz eywallaaah deyip bu eywallaahın mantığı üzerinde yoğunlaşırken aslında dememmiz gerektiğiyle ilgili somut kelimelere bile ihtiyaç duymuyor peki kapkaççılara güdülen nefret veya herhangi başka bir suça güdülen nefretin oluşturduğu toplum zihniyeti, bu durum eğer adam mahkeme sonrasında işlediği suç kesinlik kazanan bir suçlu olsaydı belki belki biraz daha geçerli olabilirdi. mantıklı demiyorum çünkü mantıktan uzaklaşalı çok oluyor sanırım.o zaman neden insanlar avukat oluyorlar savcılar hakimler var mahkeme koridorları var. onlar bi işe yaramayacaklarsa rollerblade yapan gençliğin hizmetine açsınlar oraları da bi işe yarasınlar.herşerden sonra evet bu tip olaylar olur hep de olacaktır gibi bir zavallı yaklaşımızdan ve yine bunun geçerli olduğunu ifade etmenden dolayı çok teşekkür ederim. bir gün başına gelir ee o zamanda yapılmaması gereken şeyi sen yapmışsındır dana da müstahak olacaktır. sanırım dayandığın nokta bu. yada sanıyorum ki sana göre iki çeşit insan var biri suçlular diğeri suçla ilgisi bile olamayacak olan okumuş etmiş kültürlü insanlar. yani bu tip olayların birisinin başına gelebilmesi için mutlaka geçerli bir sebep vardır diye düşünüyorsun sanırım. ee bazıları sözden laftan anlar ama bazıları ancak kendi başına da gelirse anlayabilir o yüzden istemeden seni ve düşünceni zamana havale ediyorum sakın yanlış anlama böyle bir ümidim yok yani senin başına bu tip şeylerin gelmesini dilemiyorum kimsenin başına böyle bir şey gelmesini istemem zaten aaa bak yine başa döndük.
zamanlarda buralarda bir kısım cemaatin zeka geriliği derdinden muzdarip olduğuna dair bir söylenti dolaşıyor. “bunlara cevap vermeyiniz” diyenler oluyor falan ama seni hangi kategoriye koymak gerekiyor anlamadım ben. yukarıdaki ahkamımın neresinden nasıl yaptın o çıkarsamaları anlamış değilim. gerçi ne dediğini de anladığımı iddia edecek konumda değilim çünkü nasıl bir dil kullandığını anlayamıyorum, evet biraz benziyor türkçe’ye.herşerden sonra evet bu tip olaylar olur hep de olacaktır gibi bir zavallı yaklaşımızdan ve yine bunun geçerli olduğunu ifade etmenden dolayı çok teşekkür ederim.rica ederim.bir gün başına gelir ee o zamanda yapılmaması gereken şeyi sen yapmışsındır dana da müstahak olacaktır. sanırım dayandığın nokta bu. yada sanıyorum ki sana göre iki çeşit insan var biri suçlular diğeri suçla ilgisi bile olamayacak olan okumuş etmiş kültürlü insanlar.ne demek lan bu? nerden çıkarıyorsun? ulan evladım, muhalefet olacam diye coşup böyle abuk subuk sararsan yerin dibine sokarlar insanı, salak damgası yersin. hadi ben ılımlıyım, verimden yanayım ama herkes öyle mi?okumamış = kültürsüz = kötü = cahil = suçlu insanlara denk gelirsin, üzülürsün. ama şimdi sen bu ahkamıda anlamayacaksın sonra geri zekalı olduğunu düşündüreceksin bana, aa bak ben de başa döndüm. hayırdır inşallah.aklıselim’e dip not: eğer bunu ciddiye alıp cevaplamış olmam başlı başına bir yanılgıysa bana bir mesaj atıver, ahkamları şöyle resimli güzel fıkralarla değiştireyim. rahatlasın ortalık.
evet imla hataları veya cümle düşüklükleri olabilir.kusursuz hatasız bir yazı olduğunu sanmıyorum. kusursuz veya hatasız olması ile daha cok zaman harcasaydım olurdu ama cok ustunde durmadım.sadece müstahaktır olur böyle şeyler gibisinden yaklaşımların hiçbirşeyi bir yere götüremeyeceğinden dem vurmuşumdur.ama her iki başlılk altında olduğu gibi zavallı durumumuzu bu zavallılığa bir dur demeye çalışmaktansa, dur demeye çalışanları durdurma çabası ile sürdürmekteyiz. benim ahkamın seninkinin altında olmasından dolayı kelimesi kelimesine seninkine bir cevap olarak yazıldığı hissi uyandırmış olabilir. kısmen de öyledir. zaten etraftaki birçok gerizekalı seviyesizlik abideleri gibi birisiyle muhatap olunurken olayı kişisel eleştirmeye veya yine kişisel çıkarımlara sokmaktan yana değilim. kısaca kişinin yetersiz ve işe yaramaz özelliklere sahip olması beni ilgilendirmiyor ben sadece o an o konu üzerinde ortaya atılan fikirleri baz almaya çalışıyorum. bu kadarı anlaşılabildiyse sanırım benim de senin yazından alıntılar yaparak alıntılara tepkisel cevaplar koşmama gerek kalmadığı da açıklığa kavuşturmuşuz demektir. istersen bir kere daha okuma özgürlüğüne sahipsin ama dikkat edersen ben birilerinin salak damgası yemesi zartızırtu ile fazla ilgili değilim. eleştirdiğim bir kaç şey olduysa bunlar da kişilerin aslında ne oldukları ile ilgili değil olaylara bakış açısı ile ilgilidir.
{{ bu insanlara üzülmüyorum çünkü; eğer işinden çıkmış, 10 günlük bebeği ve henüz iyileşememiş eşi için birşeyler almış heyecanlı heyecanlı evine giderken metro çıkışında, 16 – 17 yaşlarında 2 serseriye “siz para istiyorsunuz ama vallahi yok” dediği halde yaşı kadar yerinden bıçaklanmış yoğunbakımda yatan bir gencin lohusa eşini teselli ederken “geberir de hapisten çıkamazlar inşallah” demişsem…kemeraltında elini çantamda yakaladığım pislik herife ne yaptığını sanıyorsun dediğimde o bana bıçak çektiğinde hiç kimse ona birşey yapamıyor ve bana “hadi bacım sen git” dediklerinde sizin gibi pislikler çürümeye bırakılmalı sizide sizin gibileri de affedenlerin….” diye söyleniyorsam… evet evet ben üzülmüyorumdur bu haberlere. }}dersem bütün hafif üzerime çullanır mı? çullanır belki.. ama dedim gitti….
haksızsın diyemiyorum ama bir vatandaş ve insan olarak yargılanmayı da hakettikleri tartışılmaz bir gerçek, en azından “gözü dönmüş birkaç lacivertli” tarafından öldürülmesi düşüncesi, her masum vatandaşın devlete karşı güvenini sarsar. yargılandıktan sonra asarlar mı keserler mi, ne yaparlarsa yapsınlar ama gözönünde olsun.
mantık olarak doğru..”kaldı ki polisler onları öldürsün, bize de intihar etti” desinler gibi bir tezi savunmadım. sadece onlara üzülmüyorum dedim.belki yanlış biliyorumdur, belki yanılıyorumdur… ama yargılandıktan sonra aldıkları cezaları beni hiç tatmin etmiyor.komser olan bir arkadaşımı ziyarete gittiğimde tanık olduğum görüntüler belki de beni bu fikre sürükledi.şimdi…bu işi yapanlar genelde çocuk statüsünde olanlar. 18’ini dolduran ya daha BÜYÜK işler yapıyorlar, ya da küçükleri öne sürerek maşa olarak kullanma konumuna geçiyorlar.orada 13 – 14 yaşlarındaki bir velet kapkaçtan yakalanmış, polisler tam “ne yapalım” diye konuşurken velet devreye girdi… “şimdi abey, sen beni alacağsan 3.kata çıkaracağsan. sonra ben analatacam ordaki abey nüfusumu alacak… …. … sonra beni salacağsanız.!!!”bu ne demek biliyormusun… bu çocuk milyon kez gelmiş, yaşının tutmaması ve bilimum gereksiz sebepten ötürü salınmış..arkadaşıma sordum. bana bir kitapçık gösterdi. istersen boş bir vaktinde oku dedi. saol ya almiim dedim büyük bir hayal kırıklığı ile.ben kötü bir insanmıyım bilmiyorum ama “cezalar beni ikna etmiyoor”ben bilmemkaç yıl okuyacağım, sonra bu işi elde etmek için bilmemkaç zaman uğraşıp didineceğim, ve cüzdanımda taşımam muhtamel olan üçbeş kuruş için bir serseri tarafından yollarda sürükleneceğim.. ya da bıçaklanma tehlikesi yaşayacağım. sonra da “sadece bıçağı gösterdi, biçaklamadı ki, üstelik yaşı da tutmuyor” diye salınacak… salınmamalı sallandırılmalı. kötü müyüm?belki…
ben bilmem demeden, kapkaç olaylarından mağdur olanları düşünmek lazım. Kapkaç yaparken şu ana kadar kaç kişi öldürüldü? Kaç kişi yaralandı? Bir kapkaççının öldürülmesine bu kadar ses çıkarırken, diğerlerine neden çıkarmadık?Ayrıca TCK’ya göre, “kapkaç” denen bir suç yoktur; ya gasp vardır, ya da hırsızlık. Arasındaki ayrım, gaspa maruz kalan kişinin kendisini savunmuş olması, tepki göstermiş olmasıdır. Hırsızlıkta ise kişi tepki vermez. Bu dipnottan sonra, kapkaççı ölmüş banane derim, ama ben bilmem…
Sapla samanı otla boku kılla tüyü karıştırmak kaçınılmaz.İki taneyi sallandırıp olayı çözmek isteyen pek zeki insanlar geldi geçti tarih boyunca. Gariptir ki sallandırdıkça yenileri artarak geldi. Ölüm cezasının çok da caydırıcılığı yok Üstelik burada konu o da değil. Gargaraya getirmeden olayı sadeleştirelim. Türkiyede gözaltında infaz veya kamuflajlı adıyla gözaltında intihar diye bir kavram var. Bunun mağdurları bir dönem politik sanıklardı ve çoğu da eylem suçu işlememiş düşünce suçlularıydı. Şimdilerde arkadaşların sayılarını çeşitli yöntemlerle azalttıktan sonra adi suçlular için kullanmaktalar. Aslında bunların bazısı kazaen ölmekte, tabiri caizse amcaların elinde kalmakta. Ceza Kanununu yetersiz bulabilirsiniz. Ben de aynı fikirdeyim. Üstelik 1 Nisan da yürürlüğe girecek yeni C. K. daha da kötü. Çocuk Mahkemeleri çökmüş durumda. Polis ve yargıçlar çaresiz, çocuk suçlular salınırken anne – babalarına hiçbir yaptırım uygulanmıyor. Bunların hepsine eyvallah. Ancak bir infazı , linci onaylarsanız tıpkı failleri gibi siz de insanlık suçu işlersiniz. Kapkaç yapanı gasptan yargılamak ne kadar doğru o da tartışılır. Yine de henüz yargı önüne çıkmamış ve ceza almamış gencecik bir insanı öldürüyorlar siz de onaylıyorsunuz. Bunu bir düşünün derim ben. Suçluysa da cezası yargıca verilmeli. Osmanlı dan beri sokak köpeklerini öldürerek sorunu halletmek istediler. İnsanlar sayılarla bunun anlamsızlığını, vahşetini açıklamaya çalıştı, kimseyi ikna edemediler. Şimdi de insanlar için bir linç salgını almış başını gidiyor.Güvenliğinden endişe eden, artan suç oranından korkan sıradan insanın ilk tepkisinin “yokedin bunları” olması doğal. Brezilya’da sokak çocukları ve onların işledikleri suçlar kontrolden çıkınca çocuklar halk tarafından hayvan gibi avlanmış. Oysa bunun da çözüm olmayacağı açık. Hukuk düzeninin dışındaki her çözüm beraberinde başka sorunlar getiriyor. Sorun çözülmüyor sadece şekil değiştiriyor. Türkiyede devletle içiçe geçmiş, sarmaş dolaş olmuş büyük suç örgütleri ve bunların devletin içindeki uzantıları yokedilebiliyor mu . Hayır. Siz kapkaççıların infazını onaylamaya devam edin. Küçük rahatlamalarla günü geçirin.
ilk paragrafından, bu ahkam için de pek uğraş vermediğiniz sonucunu çıkarttığım için az da olsa üzülürken birden aklıma, doğru dürüst yazabilmek için yeter şartın aslında çok zaman harcamak değil, azıcık saygı ile dilbilgisi karıştırmak olduğu geldiğinden, üzüntümün niceliği değil ama niteliği değişti deyiversem şimdi, bu cümle için ne kadar zaman harcadığımı mı; ne kadar saygı duyduğumu mu yoksa bunun ne anlamamı geldiğini düşünürsünüz merak ettim doğrusu. öncelerden birisinin “ameximes’in bu metacümle yapısı…” ile ilgili bir sorusuna da yanıt vermiş oldum sanırım.şu “müstahaktır, olur böyle, arada bir ister böyle” yaklaşımlarının bir yere varmayacağından dem vurmazdan önce, keşke bu yaklaşımların benim yaklaşımlarımın pek yakınında olmadığını da anlayıverseydiniz.alıntılara tepkisel cevaplar olgusu ile yeni bir çığır açmış gibi duruyor olduğunuzu düşünmenizi engelleme çabasında değilim ancak; özellikle böyle bir kaç cümleden fazlasını okuduktan sonra tümüne birden bir tek tümce ile cevap vermek (cevap vermek çok doğru bir tabir olmayabilir, kimi zaman bu “onaylama”, “reddetme”, “eleştirme” vs. şeklinde tezahür edebiliyor çünkü), fikirlerimi ifade etmemi zorlaştıracağından, hangi ifadenize karşılık hangi ifadeyi koyduğumun daha iyi anlaşılmasını da umarak, kimi html taglarının da yardımıyla alıntılı ahkâm kesme girişimimin tutarlı bir davranış olduğu fikrinde olduğumu belirtmek isterim.ahkâmlar bireyerin imzasını taşıdığından, kimi zaman ister istemez bu imza sahiplerine yönelik doğrudan yargılar kullandığım doğrudur. bunun bir çok sebebi olabiliyor. temel olarak bu sebep, kişinin yazdığı şeylerden hiç bir şey anlayamamış olmamın yada daha iyi bir ihtimalle anlamak için yoğun çaba harcamak zorunda kalmamın tek sebebinin bahsi geçen kişinin yazım kuralları, cümle yapısı, ifade yeteneği gibi kavramlardan uzak oluşudur. durum böyle olunca kimi zaman “şurada “-de”yi ayrı yazmalıydın” gibi bir çok kereler benim de yaptığım basit hatalara yönelik basit uyarılar olurken, kimi zaman da sinir katsayısının yüksekliğine bağlı olarak “ne salak adamsın sen yahu!” gibi olabiliyor. her neyse, sadece neyden dem vurduğunuzu geniş zaman kipinde ifade eden o onüç (on dört olmalıydı ama…) kelimelik cümlenizi, bunca başka yargı arasına sıkıştırmış olmanız, aynen söylediğiniz gibi, sadece bakış açılarıyla ilgilendiğinizi ama, karşınızdakinin kişiliğine yönelik tek kelime etmenin bile sizi incittiğini kanıtlar nitelikte görünüyor. ne? görünmüyor mu? haklısınız efendim, kişiliğinizi ve ince ruhunuzu kırmak istemezdim ama kendisiyle çelişen ahkâmlar her zaman ilgimi çekmiştir.bunların hepsi bir kenara, insanların, neden o öldürülen çocuk hakkında geliştirdikleri tepkilerin çoğunluğunun tepkisizlikten öteye gitmediğini ve daha büyükçe bir kitlenin olaydan tümüyle habersiz olduğunu tartışmaya açmak isterseniz buradayım. hatta iyi niyetimin bir ifadesi olarak, konu ile ilgili bilgilerinizi, ustamızın “bilgi olmadan fikir olmaz” düsturunu hatırlatırlatarak, genişletmenize yardımcı olmak için, türkiye’nin siyasi tarihi ile ilgili olaylara şöyle bir göz atarsanız; her sıkıyönetim zamanı, karakollarda her gün onlarca insanın öldürülüp, pencere ya da balkonlardan atıldıktan sonra “intihar” süsü verildiğini, çoğu zaman bu süsleme zahmetine bile katlanılmadığını ve kişilerin anlamsız bir şekilde ortadan kaybolduğunu; bunun üzerine, sosyalist devrimcilerin, haklarını savunmak için, uğrunda birer birer öldükleri, işkence gördükleri, şu koca türkiye halkının “kuzuların sessizliği” filminin yapımcılarına isim hakkı için dava açabilecek denli garip davranış sergilediğini göreceğinizi ifade etmek isterim. bunu ifade ederken, bu yapının sadece türkiye’nin o dönemine değil, tüm çağlarına ve hatta sadece türkiye’nin değil bir çok üçüncü dünya ülkesine ek olarak farklı sebep ve şekillerle avrupa ve amerika’da da geçerli olduğunu belirtmeme gerek kalmamıştır sanırım. belirtmeme gerek kalmayan diğer bir hususun, bu durumun savunucusu ya da taraftarı olmadığımdır, çünkü bunu başta belirtmiştim, peki şimdi ne diye tekrarlıyorum acaba?bu konuda (şu son intahar-cinayet olayında) kişisel fikrimi merak ediyorsanız, gasp ve kapkaç, suçlularının (zanlılarının değil) insan hakları bildirgesi ve anayasa’nın elverdiği ölçüde sert bir şekilde cezalandırılmasından yanayım. hatta, maddeci düşünelim blog’unda baby700’ün ifade ettiği suçlara da benzeri cezalar verilmesinden yanayım çoğu zaman. konu çok dallanıp budaklanacak yine, neye elimi atsam böyle oluyor zaten. benim de en büyük kusurum bu olsa gerek, fazla ayrıntıcı ve dağınık düşünüyorum. her neyse, umarım artık neye gerek kalmadığını açıklığı kavuştururken daha dikkatli olursunuz ve umarım bunca şeyi okuma zahmetine katlanmışsınızdır. yoksa o biricik ilgi alanınız bakış açımı yine anlayamamış ve yine…
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
oluşmaz bu konuda. yıllardır insanları korkutmak için yürütülen politikaların en önde giden ayağını oluşturan “aman sokağa çıkmayın, kapkaç yaparlar” repliği ve haberleri ile zaten nefretten kuduran halk, gizliden gizliye “ohh, iyi olmuş” der, başka da bir şey söyleyen çıkmaz. nasıl ki, “tanrı intikamını alacağını söyledi” diyorlarsa incil’de ve insanlar bu yüzden intikam almak yerine kliselere sığınıyorlarsa, burada da aynı durum oluşuyor. polis istediğini öldürecek, tıpkı 50’lerde, 60’larda, 70’lerde, 80’lerde olduğu gibi ve intihar diyecek. halk susacak. halk susar, çünkü kitlelerin dehası susmaya yarar.
çok farklı taraflarda olmadığımızı görebiliyorum sanırım evet birimiz eywallaaah deyip bu eywallaahın mantığı üzerinde yoğunlaşırken aslında dememmiz gerektiğiyle ilgili somut kelimelere bile ihtiyaç duymuyor peki kapkaççılara güdülen nefret veya herhangi başka bir suça güdülen nefretin oluşturduğu toplum zihniyeti, bu durum eğer adam mahkeme sonrasında işlediği suç kesinlik kazanan bir suçlu olsaydı belki belki biraz daha geçerli olabilirdi. mantıklı demiyorum çünkü mantıktan uzaklaşalı çok oluyor sanırım.o zaman neden insanlar avukat oluyorlar savcılar hakimler var mahkeme koridorları var. onlar bi işe yaramayacaklarsa rollerblade yapan gençliğin hizmetine açsınlar oraları da bi işe yarasınlar.herşerden sonra evet bu tip olaylar olur hep de olacaktır gibi bir zavallı yaklaşımızdan ve yine bunun geçerli olduğunu ifade etmenden dolayı çok teşekkür ederim. bir gün başına gelir ee o zamanda yapılmaması gereken şeyi sen yapmışsındır dana da müstahak olacaktır. sanırım dayandığın nokta bu. yada sanıyorum ki sana göre iki çeşit insan var biri suçlular diğeri suçla ilgisi bile olamayacak olan okumuş etmiş kültürlü insanlar. yani bu tip olayların birisinin başına gelebilmesi için mutlaka geçerli bir sebep vardır diye düşünüyorsun sanırım. ee bazıları sözden laftan anlar ama bazıları ancak kendi başına da gelirse anlayabilir o yüzden istemeden seni ve düşünceni zamana havale ediyorum sakın yanlış anlama böyle bir ümidim yok yani senin başına bu tip şeylerin gelmesini dilemiyorum kimsenin başına böyle bir şey gelmesini istemem zaten aaa bak yine başa döndük.
zamanlarda buralarda bir kısım cemaatin zeka geriliği derdinden muzdarip olduğuna dair bir söylenti dolaşıyor. “bunlara cevap vermeyiniz” diyenler oluyor falan ama seni hangi kategoriye koymak gerekiyor anlamadım ben. yukarıdaki ahkamımın neresinden nasıl yaptın o çıkarsamaları anlamış değilim. gerçi ne dediğini de anladığımı iddia edecek konumda değilim çünkü nasıl bir dil kullandığını anlayamıyorum, evet biraz benziyor türkçe’ye.herşerden sonra evet bu tip olaylar olur hep de olacaktır gibi bir zavallı yaklaşımızdan ve yine bunun geçerli olduğunu ifade etmenden dolayı çok teşekkür ederim.rica ederim.bir gün başına gelir ee o zamanda yapılmaması gereken şeyi sen yapmışsındır dana da müstahak olacaktır. sanırım dayandığın nokta bu. yada sanıyorum ki sana göre iki çeşit insan var biri suçlular diğeri suçla ilgisi bile olamayacak olan okumuş etmiş kültürlü insanlar.ne demek lan bu? nerden çıkarıyorsun? ulan evladım, muhalefet olacam diye coşup böyle abuk subuk sararsan yerin dibine sokarlar insanı, salak damgası yersin. hadi ben ılımlıyım, verimden yanayım ama herkes öyle mi?okumamış = kültürsüz = kötü = cahil = suçlu insanlara denk gelirsin, üzülürsün. ama şimdi sen bu ahkamıda anlamayacaksın sonra geri zekalı olduğunu düşündüreceksin bana, aa bak ben de başa döndüm. hayırdır inşallah.aklıselim’e dip not: eğer bunu ciddiye alıp cevaplamış olmam başlı başına bir yanılgıysa bana bir mesaj atıver, ahkamları şöyle resimli güzel fıkralarla değiştireyim. rahatlasın ortalık.
evet imla hataları veya cümle düşüklükleri olabilir.kusursuz hatasız bir yazı olduğunu sanmıyorum. kusursuz veya hatasız olması ile daha cok zaman harcasaydım olurdu ama cok ustunde durmadım.sadece müstahaktır olur böyle şeyler gibisinden yaklaşımların hiçbirşeyi bir yere götüremeyeceğinden dem vurmuşumdur.ama her iki başlılk altında olduğu gibi zavallı durumumuzu bu zavallılığa bir dur demeye çalışmaktansa, dur demeye çalışanları durdurma çabası ile sürdürmekteyiz. benim ahkamın seninkinin altında olmasından dolayı kelimesi kelimesine seninkine bir cevap olarak yazıldığı hissi uyandırmış olabilir. kısmen de öyledir. zaten etraftaki birçok gerizekalı seviyesizlik abideleri gibi birisiyle muhatap olunurken olayı kişisel eleştirmeye veya yine kişisel çıkarımlara sokmaktan yana değilim. kısaca kişinin yetersiz ve işe yaramaz özelliklere sahip olması beni ilgilendirmiyor ben sadece o an o konu üzerinde ortaya atılan fikirleri baz almaya çalışıyorum. bu kadarı anlaşılabildiyse sanırım benim de senin yazından alıntılar yaparak alıntılara tepkisel cevaplar koşmama gerek kalmadığı da açıklığa kavuşturmuşuz demektir. istersen bir kere daha okuma özgürlüğüne sahipsin ama dikkat edersen ben birilerinin salak damgası yemesi zartızırtu ile fazla ilgili değilim. eleştirdiğim bir kaç şey olduysa bunlar da kişilerin aslında ne oldukları ile ilgili değil olaylara bakış açısı ile ilgilidir.
{{ bu insanlara üzülmüyorum çünkü; eğer işinden çıkmış, 10 günlük bebeği ve henüz iyileşememiş eşi için birşeyler almış heyecanlı heyecanlı evine giderken metro çıkışında, 16 – 17 yaşlarında 2 serseriye “siz para istiyorsunuz ama vallahi yok” dediği halde yaşı kadar yerinden bıçaklanmış yoğunbakımda yatan bir gencin lohusa eşini teselli ederken “geberir de hapisten çıkamazlar inşallah” demişsem…kemeraltında elini çantamda yakaladığım pislik herife ne yaptığını sanıyorsun dediğimde o bana bıçak çektiğinde hiç kimse ona birşey yapamıyor ve bana “hadi bacım sen git” dediklerinde sizin gibi pislikler çürümeye bırakılmalı sizide sizin gibileri de affedenlerin….” diye söyleniyorsam… evet evet ben üzülmüyorumdur bu haberlere. }}dersem bütün hafif üzerime çullanır mı? çullanır belki.. ama dedim gitti….
haksızsın diyemiyorum ama bir vatandaş ve insan olarak yargılanmayı da hakettikleri tartışılmaz bir gerçek, en azından “gözü dönmüş birkaç lacivertli” tarafından öldürülmesi düşüncesi, her masum vatandaşın devlete karşı güvenini sarsar. yargılandıktan sonra asarlar mı keserler mi, ne yaparlarsa yapsınlar ama gözönünde olsun.
mantık olarak doğru..”kaldı ki polisler onları öldürsün, bize de intihar etti” desinler gibi bir tezi savunmadım. sadece onlara üzülmüyorum dedim.belki yanlış biliyorumdur, belki yanılıyorumdur… ama yargılandıktan sonra aldıkları cezaları beni hiç tatmin etmiyor.komser olan bir arkadaşımı ziyarete gittiğimde tanık olduğum görüntüler belki de beni bu fikre sürükledi.şimdi…bu işi yapanlar genelde çocuk statüsünde olanlar. 18’ini dolduran ya daha BÜYÜK işler yapıyorlar, ya da küçükleri öne sürerek maşa olarak kullanma konumuna geçiyorlar.orada 13 – 14 yaşlarındaki bir velet kapkaçtan yakalanmış, polisler tam “ne yapalım” diye konuşurken velet devreye girdi… “şimdi abey, sen beni alacağsan 3.kata çıkaracağsan. sonra ben analatacam ordaki abey nüfusumu alacak… …. … sonra beni salacağsanız.!!!”bu ne demek biliyormusun… bu çocuk milyon kez gelmiş, yaşının tutmaması ve bilimum gereksiz sebepten ötürü salınmış..arkadaşıma sordum. bana bir kitapçık gösterdi. istersen boş bir vaktinde oku dedi. saol ya almiim dedim büyük bir hayal kırıklığı ile.ben kötü bir insanmıyım bilmiyorum ama “cezalar beni ikna etmiyoor”ben bilmemkaç yıl okuyacağım, sonra bu işi elde etmek için bilmemkaç zaman uğraşıp didineceğim, ve cüzdanımda taşımam muhtamel olan üçbeş kuruş için bir serseri tarafından yollarda sürükleneceğim.. ya da bıçaklanma tehlikesi yaşayacağım. sonra da “sadece bıçağı gösterdi, biçaklamadı ki, üstelik yaşı da tutmuyor” diye salınacak… salınmamalı sallandırılmalı. kötü müyüm?belki…
ben bilmem demeden, kapkaç olaylarından mağdur olanları düşünmek lazım. Kapkaç yaparken şu ana kadar kaç kişi öldürüldü? Kaç kişi yaralandı? Bir kapkaççının öldürülmesine bu kadar ses çıkarırken, diğerlerine neden çıkarmadık?Ayrıca TCK’ya göre, “kapkaç” denen bir suç yoktur; ya gasp vardır, ya da hırsızlık. Arasındaki ayrım, gaspa maruz kalan kişinin kendisini savunmuş olması, tepki göstermiş olmasıdır. Hırsızlıkta ise kişi tepki vermez. Bu dipnottan sonra, kapkaççı ölmüş banane derim, ama ben bilmem…
Sapla samanı otla boku kılla tüyü karıştırmak kaçınılmaz.İki taneyi sallandırıp olayı çözmek isteyen pek zeki insanlar geldi geçti tarih boyunca. Gariptir ki sallandırdıkça yenileri artarak geldi. Ölüm cezasının çok da caydırıcılığı yok Üstelik burada konu o da değil. Gargaraya getirmeden olayı sadeleştirelim. Türkiyede gözaltında infaz veya kamuflajlı adıyla gözaltında intihar diye bir kavram var. Bunun mağdurları bir dönem politik sanıklardı ve çoğu da eylem suçu işlememiş düşünce suçlularıydı. Şimdilerde arkadaşların sayılarını çeşitli yöntemlerle azalttıktan sonra adi suçlular için kullanmaktalar. Aslında bunların bazısı kazaen ölmekte, tabiri caizse amcaların elinde kalmakta. Ceza Kanununu yetersiz bulabilirsiniz. Ben de aynı fikirdeyim. Üstelik 1 Nisan da yürürlüğe girecek yeni C. K. daha da kötü. Çocuk Mahkemeleri çökmüş durumda. Polis ve yargıçlar çaresiz, çocuk suçlular salınırken anne – babalarına hiçbir yaptırım uygulanmıyor. Bunların hepsine eyvallah. Ancak bir infazı , linci onaylarsanız tıpkı failleri gibi siz de insanlık suçu işlersiniz. Kapkaç yapanı gasptan yargılamak ne kadar doğru o da tartışılır. Yine de henüz yargı önüne çıkmamış ve ceza almamış gencecik bir insanı öldürüyorlar siz de onaylıyorsunuz. Bunu bir düşünün derim ben. Suçluysa da cezası yargıca verilmeli. Osmanlı dan beri sokak köpeklerini öldürerek sorunu halletmek istediler. İnsanlar sayılarla bunun anlamsızlığını, vahşetini açıklamaya çalıştı, kimseyi ikna edemediler. Şimdi de insanlar için bir linç salgını almış başını gidiyor.Güvenliğinden endişe eden, artan suç oranından korkan sıradan insanın ilk tepkisinin “yokedin bunları” olması doğal. Brezilya’da sokak çocukları ve onların işledikleri suçlar kontrolden çıkınca çocuklar halk tarafından hayvan gibi avlanmış. Oysa bunun da çözüm olmayacağı açık. Hukuk düzeninin dışındaki her çözüm beraberinde başka sorunlar getiriyor. Sorun çözülmüyor sadece şekil değiştiriyor. Türkiyede devletle içiçe geçmiş, sarmaş dolaş olmuş büyük suç örgütleri ve bunların devletin içindeki uzantıları yokedilebiliyor mu . Hayır. Siz kapkaççıların infazını onaylamaya devam edin. Küçük rahatlamalarla günü geçirin.
ilk paragrafından, bu ahkam için de pek uğraş vermediğiniz sonucunu çıkarttığım için az da olsa üzülürken birden aklıma, doğru dürüst yazabilmek için yeter şartın aslında çok zaman harcamak değil, azıcık saygı ile dilbilgisi karıştırmak olduğu geldiğinden, üzüntümün niceliği değil ama niteliği değişti deyiversem şimdi, bu cümle için ne kadar zaman harcadığımı mı; ne kadar saygı duyduğumu mu yoksa bunun ne anlamamı geldiğini düşünürsünüz merak ettim doğrusu. öncelerden birisinin “ameximes’in bu metacümle yapısı…” ile ilgili bir sorusuna da yanıt vermiş oldum sanırım.şu “müstahaktır, olur böyle, arada bir ister böyle” yaklaşımlarının bir yere varmayacağından dem vurmazdan önce, keşke bu yaklaşımların benim yaklaşımlarımın pek yakınında olmadığını da anlayıverseydiniz.alıntılara tepkisel cevaplar olgusu ile yeni bir çığır açmış gibi duruyor olduğunuzu düşünmenizi engelleme çabasında değilim ancak; özellikle böyle bir kaç cümleden fazlasını okuduktan sonra tümüne birden bir tek tümce ile cevap vermek (cevap vermek çok doğru bir tabir olmayabilir, kimi zaman bu “onaylama”, “reddetme”, “eleştirme” vs. şeklinde tezahür edebiliyor çünkü), fikirlerimi ifade etmemi zorlaştıracağından, hangi ifadenize karşılık hangi ifadeyi koyduğumun daha iyi anlaşılmasını da umarak, kimi html taglarının da yardımıyla alıntılı ahkâm kesme girişimimin tutarlı bir davranış olduğu fikrinde olduğumu belirtmek isterim.ahkâmlar bireyerin imzasını taşıdığından, kimi zaman ister istemez bu imza sahiplerine yönelik doğrudan yargılar kullandığım doğrudur. bunun bir çok sebebi olabiliyor. temel olarak bu sebep, kişinin yazdığı şeylerden hiç bir şey anlayamamış olmamın yada daha iyi bir ihtimalle anlamak için yoğun çaba harcamak zorunda kalmamın tek sebebinin bahsi geçen kişinin yazım kuralları, cümle yapısı, ifade yeteneği gibi kavramlardan uzak oluşudur. durum böyle olunca kimi zaman “şurada “-de”yi ayrı yazmalıydın” gibi bir çok kereler benim de yaptığım basit hatalara yönelik basit uyarılar olurken, kimi zaman da sinir katsayısının yüksekliğine bağlı olarak “ne salak adamsın sen yahu!” gibi olabiliyor. her neyse, sadece neyden dem vurduğunuzu geniş zaman kipinde ifade eden o onüç (on dört olmalıydı ama…) kelimelik cümlenizi, bunca başka yargı arasına sıkıştırmış olmanız, aynen söylediğiniz gibi, sadece bakış açılarıyla ilgilendiğinizi ama, karşınızdakinin kişiliğine yönelik tek kelime etmenin bile sizi incittiğini kanıtlar nitelikte görünüyor. ne? görünmüyor mu? haklısınız efendim, kişiliğinizi ve ince ruhunuzu kırmak istemezdim ama kendisiyle çelişen ahkâmlar her zaman ilgimi çekmiştir.bunların hepsi bir kenara, insanların, neden o öldürülen çocuk hakkında geliştirdikleri tepkilerin çoğunluğunun tepkisizlikten öteye gitmediğini ve daha büyükçe bir kitlenin olaydan tümüyle habersiz olduğunu tartışmaya açmak isterseniz buradayım. hatta iyi niyetimin bir ifadesi olarak, konu ile ilgili bilgilerinizi, ustamızın “bilgi olmadan fikir olmaz” düsturunu hatırlatırlatarak, genişletmenize yardımcı olmak için, türkiye’nin siyasi tarihi ile ilgili olaylara şöyle bir göz atarsanız; her sıkıyönetim zamanı, karakollarda her gün onlarca insanın öldürülüp, pencere ya da balkonlardan atıldıktan sonra “intihar” süsü verildiğini, çoğu zaman bu süsleme zahmetine bile katlanılmadığını ve kişilerin anlamsız bir şekilde ortadan kaybolduğunu; bunun üzerine, sosyalist devrimcilerin, haklarını savunmak için, uğrunda birer birer öldükleri, işkence gördükleri, şu koca türkiye halkının “kuzuların sessizliği” filminin yapımcılarına isim hakkı için dava açabilecek denli garip davranış sergilediğini göreceğinizi ifade etmek isterim. bunu ifade ederken, bu yapının sadece türkiye’nin o dönemine değil, tüm çağlarına ve hatta sadece türkiye’nin değil bir çok üçüncü dünya ülkesine ek olarak farklı sebep ve şekillerle avrupa ve amerika’da da geçerli olduğunu belirtmeme gerek kalmamıştır sanırım. belirtmeme gerek kalmayan diğer bir hususun, bu durumun savunucusu ya da taraftarı olmadığımdır, çünkü bunu başta belirtmiştim, peki şimdi ne diye tekrarlıyorum acaba?bu konuda (şu son intahar-cinayet olayında) kişisel fikrimi merak ediyorsanız, gasp ve kapkaç, suçlularının (zanlılarının değil) insan hakları bildirgesi ve anayasa’nın elverdiği ölçüde sert bir şekilde cezalandırılmasından yanayım. hatta, maddeci düşünelim blog’unda baby700’ün ifade ettiği suçlara da benzeri cezalar verilmesinden yanayım çoğu zaman. konu çok dallanıp budaklanacak yine, neye elimi atsam böyle oluyor zaten. benim de en büyük kusurum bu olsa gerek, fazla ayrıntıcı ve dağınık düşünüyorum. her neyse, umarım artık neye gerek kalmadığını açıklığı kavuştururken daha dikkatli olursunuz ve umarım bunca şeyi okuma zahmetine katlanmışsınızdır. yoksa o biricik ilgi alanınız bakış açımı yine anlayamamış ve yine…