Hepimizin yüzük, kolye, kazak, kesilmiş tırnak, yolunmuş yara kabuğu gibi manevi değer taşıyan eşyamız vardır. Onun ki ise ne yazık ki bir küvet.
Küvetini kaybettiğinden beri nerde terkedilmiş bir küvet görse fotoğrafını çekip en azından anılarda yaşamını sürdürmesini sağlıyor. Resim galerisi ise tabi ki flickr’dan. Küvet diyip geçmeyin, evdeki malzemelerle nasıl ki bomba yapılabiliyor, küvetten ise bomba korunağı oluyor mis gibi. Canım küvetim, koru beni.
Desperado‘da ki gitara imrenip bir türlü muadili bir gitara sahip olamadıysanız, herkese silah ruhsatı dağıtıldığı şu günlerde acele edip tünfengitar siparişinizi verin.
Asıl amacı silah kullanan kişiyi gitarla yumuşatıp terör estirmesini engellemek. Ütopyada bu böyle ama gerçek dünyada müziğin gazına gelen gitaristlerin azılı birer katile dönüşeceği kesin. Bir daha canlı müzik dinlemeye giderken iki kere düşünmek gerekecek.
tembel bünyeler için blog’a resim eklemeden önce herhangi bir resim programıyla boyutunu değiştirip imageshack gibi bir siteye yükleyip link vermek çok zordur. Böyle uğraşmak yerine, resizr istediğiniz resmin boyutunu ve rotasyonunu internet üzerinden değiştirip resmin son halinin link’ini veriyor. Çok pratik.
Nasıl ki youtube video gurusu, GoEar’da aynı mantıkla yola çıkan ve arşivi henüz çok geniş olmayan bir audio sitesi. Bu sayede herkesin çok kolay şekilde radyo-blog’u (ya da bilinen adıyla audioblog) olabilecek.
Snowboard yapmak için hem snow, hem board, hem dağ hem de bayır bulmanız gereklidir. Bunlardan birinin eksik olması halinde en fazla dilinizle elinizin üstünde snowboard yapabilirsiniz, yani avcunuzu yalarsınız.
Fakat Jimmy için geçerli değil bu durum. Çünkü o motorlu snowboard yapıp düzlükte bile kaymayı başarmış. İsterse kar bile yağdırır bu azimle. Bu arada zamazing’imiz 3000$ gayme.
Kim demiş elbiselerin dili olmaz diye? Kadife pantolonların harş hurş ötmesi, spor ayakkabıların ciyk viyk diye inlemesi bazen insanın yürüyüşünü bile değiştirebilecek kadar rahatsız edici volümdedir. Modacı sanatkar bilimadamları sıfır yankılı anechoic odalarda (bizde duvarlara yumurta kartonu döşeyerek elde edilir bu oda) kadife, deri, naylon kıyafetler ve fermuar, incik boncuk gibi aksesuarların insan üzerinde çıkardıkları sesleri kaydetmişler. Yıllardır giydiğimiz kıyafetler nasıl da hücrelerimizin çekirdeklerini çıtlatıyorlarmış meğersem, dayanabilirseniz izleyin, izlerken de dinleyin, dinlerken de inleyin.
Organize olmaktan bahsetmişken, tek başınayken hiç bir şeye benzemeyen, ancak kişi sayısı arttıkça sanatsal bir değer yüklenen çalışmalardan bahsedelim. Ahn Sang-Soo isimli bir fotoğrafçı tek gözünü kapatan yüzlerce insanın fotoğrafını çekip sanat yapmış mesela. İnsanları alnından etiketleyip fotoğraflarını çeken Nick’e, sonra efendime söyleyeyim hayalet görmüş gibi bakan insanları birarada toplayan flickr grubuna veya o mulallayı gondola atıp ruhunda hicranını söyleyen uyku–culara ne demeli.
İnternet kullanıcılarının sayısı gün geçtikçe artmasına rağmen, yapılan organize iş sayısı ters orantılı işliyor. Arada tek ve de tük olsa bile eğlenceli işler çıkıyor tabi. Son numara, otel odalarında ki yatakların üstünde zıplayıp havada çekilen fotoğrafları flickr‘a yüklemek.
Sırf yatağında zıplamak için tonlarca para verilip otel odası kiralamayacağımıza göre, zaten dünya zıplama günü de geçti, bu organizasyonu unutup ev cimlastikçilerine katılabiliriz. Onlar duvarlara tırmanıyor, trabzanlara asılıyor, evdeki imkanlarla naçizane sporlarını yapıyorlar. Deneyelim bakalım becerebilecekmiyiz.
Diyelim ki mutfakta iş yapıyorsunuz. Bu sırada deli gibi kapı çalıyor ama siz kendinizi suyun akış sesine bıraktığınız için kapı sesini duymuyorsunuz. İşti bu gibi durumlarda en iyi yardımcımız Kapı-ÇalarM V2 olacaktır. Kapıyı kulağınızın dibinde hissedeceksiniz. Tabi kulağınızda 349$’ı acımadan verdiğiniz SesYutar V2 yoksa.
Sıcaktan bunaldığımız anlarda imdadımıza yetişip bizi serinleten içecekler için harika zamazingler içeren bir site var: soğutu-zingo.
Önce burdan aldığımız şapka (real media) yordamıyla şişe kapağını açıyoruz. Sonra gene burdan aldığımız şişe askılığına takıp ya boynumuzda ya da kemerimizde taşıyoruz. Böylece eller serbest şekilde yazın tadını çıkarmaya devam ediyoruz?!.
