bildirgec.org

Sonim Parator

11 yıl önce üye olmuş, 3 yazı yazmış. 1 yorum yazmış.

9 TÜRK 1 LÜKSEMBURGLUYA BEDEL

Sonim Parator | 21 December 2006 14:33

Kalkınıyoruz. Büyüyoruz. Her şey çok güzel olacak…..!
De hadi git. Aşağıdaki araştırma benim puanlama sisteminde birilerinin eksi olan puanını 1 puan daha düşürdü.

Satın alma gücü paritesi (SGP) ile AB ülkelerinde kişi başına gayrisafi yurtiçi hasıla 100 olarak alındığında, Türkiye 28 puanla sondan ikinci sırada yer aldı.

Yaklaşık 9 Türkün satın alma gücünün, liste birincisi Lüksemburg’daki bir kişiye denk geldiği hesaplandı.

Yani satın alma gücüyle 9 TÜRK 1 LÜKSEMBURGLUYA BEDEL

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ‘Satın alma Gücü Paritesiyle Kişi Başına Gayrisafi Yurtiçi Hasıla 2005 Yılı Geçici Sonuçları’nı açıkladı. Karşılaştırmalarda, SGP kullanılarak elde edilen kişi başına reel GSYH değerleri temel alındı. Endeksler, 25 AB üyesi ülkenin ortalaması 100 olacak şekilde, kişi başına reel GSYH değerleri kullanılarak hesaplandı.

Kör Gözüne Parmağım

Sonim Parator | 07 December 2006 10:43

Bir zamanlar, belki bu yazıyı okuyan gençler için hatırlaması zor. Özal: – Benim Memurum işini bilir demişti. Belki o yıllarda memurun aldığı maaşla yaşayabilmesi zordu ama bir şekilde yaşamını sürdürüyordu. Son 2-3 yılda da Ekonomi düzeldi. Her şey yolunda gibi söylemlerle, dopingle yaşamaya devam ederken, Özalın bu sözünü şimdide birilerinin Memur emeklilerine söylemesi gerekiyor. Her ne kadar ben, Ülkemin emekli güzel insanlarını Yaşayan ölüler olarak değerlendirsemde, birilerinin bu grubu uyandırması lazım. Enflasyon farkının emekli memurlara 2007 de yansıtılmayacağı haberleri beni derinden yaraladı. Ben bir işçi olarak, en azından ülkemde, açlık sınırında da olsa yaşamayı becerebilen bir memur emeklisi grubu var diye sevinirken, bu yaşam mücadelesinde onlarda galiba finiş çizgisine varamadan erken-erken emeklilik mertebesine ulaşacaklar. Kör gözüne parmağım misali böyle akıl almaz kararlardan vazgeçilmesi için, ille de tencere-tava ile sokaklarda mı proteto etmeliyiz. İşin garibi, bu kararı alanlar, el elin eşeğini ıslık çalarak ararmış misali, alakasız başka alemlerde. Şunu unutmamak lazım o eşeği çalanlar da bunlar. Hadi canım, yedik bu yaptığınız yanlış işleride bari çaldığınız eşeği geri verin. Çabuk unutan Türk halkım bunu da unutur korkmayın

EKMEK İSTİYORUM ! MAKARNA İSTİYORUM !

Sonim Parator | 16 October 2006 17:14

Mustafa Kemalin Milletin efendisi dediği köylüsü, gerçektende efendi, efendi elindeki ekeceği son tohumun alınmasını bekliyor. Çay, pancar, tütün, pamuk vb… hangisi Türkiyede tarım sektöründe baş rol oynayabildiki, hangi ürün medarı iftarımız olabildiki, Fındık son yıllarda ataktaydı ama artık başrol değil figüranlık yaptırmıyorlar zavallıya. Dünya üretiminin %75′ ini ve Dünya fındık ihracatınında % 98 gibi muazzam bir bölümünü karşılayan altın fırsat. Binlerce ailenin geçim kaynağı , tüm Karadenizin ekonomik canlılığı. Bu ürün neden sindirilmeye çalışılıyor, yok edilmeye çalışılıyor anlam vermek mümkün değil diyeyim, fazka uzatmayayım. Anlayan anlıyor, 301 kere Maşallah. Fındık üreticisi artık kara borsa tezgahta -Bari maliyetini verseydin. , diye bağıran kara borsa satıcı. Fındığın fiyatını, bırakın geçim kaynağı olacak fiyattan belirlemeyi, maliyetini zor kurtaran bir tutarda belirlenmesinde etken olan şahıs sanıyorum Türk fındığını ABD’nin büyük güç olduğunu kanıtlama pahasına çok yüksek yüksek maliyetle yetiştirdiği Oregon fındığıyla karıştırıyor. Olmasa da önemli değil diye düşünüyor fakat aradaki farkı atlıyor (ya da öyle görünmeye çalışıyor), ABD zararı üstleniyor. Türkiyede ise bu zarar Köylümüzün sırtına yükleniyor. (Not: Şu an fındık köylüden 2,80 YTL’ye alınıyor). Konu sadece fındık değil elbet ama kızınca klavyeye hakim olamıyorum. Bu ve buna benzer tarım politikları Ülkemizde yıllarca konuşulsa, yıllarca yazılsa, Türkiye yararına verilmiş kararları ve istikrarlı uzun vadeli uygulamaları göreceğimi sanmıyorum. Tabi bu arada zengin yer altı ve yer üstü doğal kaynaklarımızla, tarıma elverişli alanlarımızla gurur duyarak birbirimizi tebrik edebiliriz. Enflasyonu şu rakama düşürdük, bu rakama düşürdük. Nerede düşürdün, nerde düşürdün. Sen, olsa böbreğindeki taşı düşüremezsin. Üretim olmadan etkili pazarlama teknikleri olmadan, zehir zemberek Dış Ticaret yönetimi olmadan, sen ne düşürdün, nasıl düşürdün. Ezoptan Masallar. Masalı bitirip ışığı da üstümüze mi kapatacaksınız. Ya sen biliyor musun ki Hz Ömer sevetini serdiydi de yüreği kanaat getirmemişti. Sen biliyormusun Hz Ömer hak ettiği maaşı da kuruşu kuruşuna devletin kasasına bağışlamıştı. Dağda bir koyunun ayağı incinse kendinden Yüce Allah’ın hesap soracağından korkardı. Hangi imkanlarla. Kimin imkanı daha iyi. Televizyonlardaki haberler yeter. Arkamızda dağ gibi Türk Silahlı Kuvvetlerimiz var, napalım Vatan elden gitmesinde Tüm anketlerde de çıkar. En güvenilir kurum TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ dir. Yazıkki ne Huzurevlerimizdeki yaşlılarımızdan eminiz ne de çocuk yuvalarındaki bebelerimizden, ne taksiden ana kucağında inecek bebekten(TV kanallarında çıkmıştı. Taksiden inen kadının bebeğine bir maganda kurşunu isabet itmiş ve çocuk ölmüştü.). Kim bilir belki kör bir kurşun delerde beynini, bir kezde Cennete koyarda körpecik bebeği, ana babasını bin kez öldürür, öldürür, öldürür. Hadi geçtik karamsar haberlerden. , zaten bu acı haberleri dinleye dinleye alıştı kulaklarımız… Geçtik bundan ekonomi mi düzeldi. Senin o istatiski rakamların benim için tozlu raflarda kalacak. sayılardan ibaret. Sen gel benim mutfak raflarıma bak. Parasını bir cemaate kaptıran vatandaşa bizim bir büyüğümüz ne demişti. “Paranı verirken bana sordun”. Bunu rahatlıkla söyleyebilen, derdini anlatanlar olmasa (Hani o dinlemediği), çocuğunu yurtdışında okutamazdı, bindiği arabaya binemezdi. Ya hiç mi bir adam bir şey yapmaz. Ya Fransa parlemantosunda Sözde Ermeni soykırımı tasarısını kabul etmiş. Cevap veremiyorsun. Kimisi diyor ki Hukuk yollarımız açıldı. Sağduyulu olmalıyız. Paniğe gerek yok. Şırak ben onaylamam dedi. OH ne ala, iki de uyku ilacı attık mı bebekler gibi uyuruz. Fransaya hitaben yazılan yazı… Ah o yazı var ya. Söyleseler benim Ortaokula giden çocuğa yazdırırdım. Daha anlamlı olurdu. Ya bari, tutulsun nutkunuzda, bari icraat yapın,Yap yapabilirsen, iptal et 95 teki gümrük birliği anlaşmasını, Senin meclisine bile sorulmadan onaylanmış yasa. Koy elini taşın altına. her sene yenilenen kaldırım taşlarından bıktık. Sokak lambasıda istemiyoruz, yolumuzda çamur olsun. Aç insan kalmasın memleketimde, boynu bükük kalmasın. Daha yazacak çok şey var. Geçenlerde haberlerde izledim. Sebebi önemli değil sokakta kalan bir anne ve iki çocuğu vardı. Beş altı yaşlarında çocuğa mikrofon uzattılar, bir şey istiyor musun dediler bizden. Kız çocuğu şunları söyledi.(Duymaz olaydım. Gözyaşlarımı tutamadım)
-Aç kalınca çok ağlıyorum.
EKMEK İSTİYORUM. MAKARNA İSTİYORUM.