bildirgec.org

please

12 yıl önce üye olmuş, 119 yazı yazmış. 98 yorum yazmış.

KARINCA

please | 11 September 2007 14:55

Böcekler içinde sosyal yaşam açıdan en gelişmişlerden biri olan karıncalar, son derece iyi örgütlenmiş bir düzen içinde, “koloni” denen topluluklar halinde yaşarlar. Topluluk halinde yaşadıkları için, koloninin belirli bir düzen dahilinde hareket etmesi, karışıklık çıkmaması açısından çok önemlidir.
Karıncalar yaprakların kendisini yiyemezler, çünkü vücutlarında bitkilerde bulunan selülozu sindirebilecek enzimler yoktur. İşçi karıncalar bu yaprak parçalarını çiğneyerek bir yığın haline getirirler ve yuvanın yeraltındaki odalarında saklarlar ve yaprakların üzerinde mantar yetiştirirler. Bu yolla, büyüyen mantarların tomurcuklarından kendileri için gerekli proteini elde ederler.Karınca türlerinin içinde en ilginç olanlardan biri, yaprak kesici karıncalar olarak da bilinen Attalardır. Attaların belirgin özellikleri koparttıkları yaprak parçalarını başlarının üstünde yuvalarına taşıma alışkanlıklarıdır. Karıncalar, sağlamca kenetlenmiş çenelerinde taşıdıkları, kendilerine oranla oldukça büyük yaprak parçalarının altına gizlenirlerKarıncalar, Termitler ile birlikte tarımı ilk kullanan canlılardır. Yuvalarından belirli alanlarda fungus (mantar) yetiştirirler.
Karıncaların baharda ortaya çıkan ve kanada sahip olan türleri üremek ve yeni yuva kurmak için dışarı çıkarBanyo ve mutfak gibi rutubetli alanlara yakın noktalarda yuva kurarlar. Odadan odaya duvar içlerindeki su ve elektrik hatları kanallarından geçerler.Aralarında inanaılmaz bir iletişim söz konusudur.Ve çok çalışkan olduklarını bilmeyende yoktur:))….Herzaman birbirlerine sahip çıkarlar manevi güç kadar fiziki güçleriide tamdır.

KELEBEK

please | 09 September 2007 12:27

klbk2
klbk2
klbk
klbk

Bir yıl belki küçük bir zaman dilimi gibi görünse de, aslında küçümsenecek bir zaman dilimi olmadığını daha sonra ki yıllarda daha iyi anlıyoruz. Bir yıllık bir ilişkiyi eften püften olaylar yüzünden bir çırpıda silinmemeli. Ama sevdiği kıza çok kızmıştı bir hışımla kendisini dışarıda buldu. Ayakları onu sahile götürmüştü. Boğulacak gibi hissediyordu böyle olmamalıydı. Bir banka oturdu yaşlı tonton bir teyze gülümseyerek ona bakıyordu. İleride koşturup duran bir çocuğa bakarak.
Oğlumun kızı. Arada bir Pazar günleri bize gelir. Eee çocuk devamlı evde oturmaktan sıkılıyor. Bizde bu parka geliriz. İster istemez gözü çocuğa kaydı. Bir kelebeğin peşinde koşturup duruyordu küçük kız. Kendi çocukluğu aklına geldi. Oda çok severdi kelebekleri. Tam çocukluğuna gitmişti ki küçük kızın can hıraş feryatlarıyla kendine geldi. “Babaanne, babaanne baaaak yakaladım”
Küçük kız bu feryatlar içerisinde iki avucunu birleştirmiş koşarak onlara yaklaşıyordu. Babaannesi büyük bir sevecenlikle oturduğu bankta öne doğrularak, neyi yakaladın yavrum dedi. “Kelebeği babaanne, kelebeği” dedi küçük kız. Sonra büyük bir sevinçle ellerini aralayarak babaannesine uzattı. Evet küçük kızın elinde minik bir kelebek vardı. Ama hiç hareket etmiyordu. Küçük kız bunu görünce durakladı. “Ama o ölmüş. Niye öldü babaanne o ölmesin ben onu çok seviyorum. Küçük kız hıçkırıklara boğulmuştu.”
Babaanne torununu teselli etmeye çalışarak.. “Demek ki fazla sıkı tutmuşsun”, dedi “Hayır o geldi benim elime kondu. Bende kaçmasın diye diğer elimi üstüne koydum.” Babaanne torununun hıçkırarak anlatışına, şefkatle onun başını okşayarak cevap verdi. “Ama yavrucuğum zaten o gelip senin eline konmuş. Daha ne istiyordun ki. İsteseydi başkasının da eline konardı. O sana onu sevmen için müsaade etmiş zaten. Sen neden kaçmasın diye kapattın ki elini. O istemeseydi senin eline konmazdı. Onu kaçırmamak için elini kapatmasaydın belki hiç kaçmayacaktı. Ama elini kapatınca bak ne oldu ” Beyninde şimşekler çakıyordu. Babaanneyle torununun gittiği neredeyse bir saat oluyordu. Ama o hala babaannenin söylediği son sözleri düşünüyordu. Anlamıştı hem de her şeyi anlamıştı. Sevgilisine “Kelebeğim seni çok seviyorum, demeliydi.