İçimden bir ses öldüğümü söylüyor.

Dışarıda yağmur yağıyor. Tren çatapata çatapata gidiyor. Vagon, sabah mahmurluğu yaratacak kadar sıcak. Ağrım yok, sızım yok ama derin bir huzursuzlukla kapışıyorum.

Ertesi güne yetiştirmem gereken bir makale var ama ilk cümleyi bir türlü bulamadığımdan araştırmalarımın hepsi elimde patlayacak. Bu makale ki belki de hayatımın makalesi falan, kapalı kapıları açacak, o adamlar bana gülümseyecek; evet, aradığımız kişi sensin, diyecekler.
Nihayet başarmış olacağım. Oldu, diyeceğim, çok bir şey değil.