Düşünüyorum da, galiba, tam da başka hiçbir şey düşünmeden denizi hissetme şerefine ulaşmışken ben, her dalganın her damlasıyla konuşup anlaşabiliyor,tuzlarını yüzüme sürünebiliyorken yok sayarak gözlerimdeki yaraları, zamanında döktüklerim yerine yunusların burunlarına elimi uzatıp inciler kapabiliyorken ve her kaptığımdan değerli olmayı öğreniyorken; upuzun,daracık,çok haneli soğuk bir apartman gibi belirdin önümde.

Kocaman bir alanda minicik bir yer kaplıyordun aslında ama; ben tam da o minik noktada idim.Kolumu kaldırmaya,mavilerimi soldurmaya hiç takatim yokken,en ufak bir yer değiştirme her bir tonu siyaha boyayacakken,yani en sabitlenmişliğimi bulduğunda sen; sen yer değiştirdin,titredin,unutulmuşluğunu sildin.
Daha önce kimbilir nelerin önünü tıkadığın bir yerlerden gelip bu sefer benim önüme kondun,gözlerimi tıkadın,en görmek istediğim anda manzaramı kapadın.Geldin ve önüme kondun,mavikondum oldun.