bildirgec.org

the orphanage hakkında tüm yazılar

çocuklardan korkar olduk

nazokiraze | 20 April 2010 15:17

Gerilim ve korku filmlerde en sık işlenen temalardan biri olan çocuk insanı çocuklardan korkar hale getiriyor. Aslında çok yeni bir olay değil korku filmlerinde çocukların kullanlması, 1956 yapımı The Bad Seed filmindeki istediği olmayınca annesini bile tanımayan Rhoda kötü çocuk kahramanların ilk örneklerindendir.

Orphan’dan ve son izlediğim Case 39 sonrası eşime de söyledim, yahu çoluğa çocuğa kızmayalım bundan kelli diye. Hele evlat hiç edinmeyelim.

1994 yapımı Interview with the Vampire: The Vampire Chronicles filminin Claudia’sı , sarı yağmurluğuyla ne yapacağı belli olmayan Milo, Hayvan Mezarlığı’ndaki Gage, unutulmayan Exorcist’in Regan’ı, Omen’in Damien’i derken baktım ki pek çok filmde insanın en masum hali korkutucu şekilde işleniyor. Macaulay Culkin sanki Evde Tek Başına filmleriyle dehşet saçmıyormuş gibi bir de The Good Son‘la şeytani çocuk olarak karşımıza çıktı.

Elm Sokağı Kabusu serisinde küçüklüğümüzde bizi uykudan nefret ettiren etkenlerden biri de filmdeki ip atlayıp şarkı söyleyen küçük kızlardır. Bu tarz cici kız kıyafetleri içindeki küçük kızlar pek çok korku filmde vardırlar, sakin konuşmaları ve soluk tenleriyle genellikle yol yordam görmüş ve herşeyi bilen hayaletlerdir, film kahramanlarına genellikle uyarıda bulunurlar, tam lafın devamını getirmelerini isterken ansızın kaybolurlar, gereksiz anlarda tekrar karşısına dikiliverirler. Zaten korku filmlerinin büyük bir kısmında katilin bozukluğu çocukluğunda başlıyor ve biz sık sık onun çocuklugundaki psikopatlıklarını görüyoruz, bir de çocuk katiller ortaya çıkınca, çocuksuz korku filmi neredeyse olmayacak gibi. Hemen her katil çocukken tacize uğramış, inanç için baskı görmüş, yetimhanede büyümüş, gözü önünde ailesi öldürülmüş veya seçilmiştir. Hatta bunlar yetmezmiş gibi bazı filmlerde bebekler bile katil .

Yetimhane (El Orfanato)

menese | 30 May 2008 18:02

“Korku Sineması’ nda yapılabilecek her türlü teknik ve ‘numara’ bugüne kadar yapılıp bitirilmiştir. Bundan sonra her yeni korku filmi kendisinden öncekileri bi şekilde tekrarlamak zorundadır.”

Bu tespitimi (Aslında genel bir tespit..) belirtmekle, yirminci yüzyıla henüz girerken: “Keşfedilebilecek her şey keşfedilmiştir.” dediği iddia edilen ‘zavallım’ Amerikan Patent Bürosu Başkanı’ nı –belki- akla getirmiş olabilirim. Ancak sanırım siz de hak vereceksinizdir ki bu hususta o kadar da yanlış düşünmüyorum.

Bu klişelere boğulmuş filmlere örnek olarak en son, Hollywood çıkışlı The Mist(Öldüren Sis)’ i görmüş idim ki özümü bu tür filmlere -neredeyse- tövbe ettirmişti.
İşte şimdi: “Ne varsa Uzak Doğu ya da Avrupa korku filmlerinde var” dedirten bir örnekle, yani ‘Yetimhane‘ ile yeniden umutlandım.