Hikayesini gerçek yaşanmışlıklardan almış filmleri hep sevmişimdir; ama bu tür filmler bazen hayatın öyle dramatik yönlerini gösterir ki insanın o beyin uyuşturan rengarenk holivud filmlerinin karelerine dalıp “bir elimde cımbız bir elimde ayna, umurumda mı dünya!” havalarına giresi gelir. Tabii bu ne beyne ne de yüreğe sunulan iyi bir çözümdür, o ayrı.

İşte beynin ve yüreğinin ezberini bozacak Kelebek ve Dalgıç, gerçek bir yaşanmışlığın filmi. Elle dergisinin editörü Jean Dominique Bobby, çevresi zenginlikle, şöhretle, kadınlarla kısacası dünyanın tüm nimetleriyle çevrili; hayatının en yaşanılası yıllarında oldukça başarılı bir adamdır, ta ki 1995 yılında beyin kanaması sonucu felç geçirene dek. Komadan uyandığında 43 yıldır isteklerinin emrine amade bedeninden sadece sol gözü işler haldedir.

Bu durumunu kabullenmesi kolay olmaz elbette, film boyunca Jean-Do’nun durumuyla mücadelesini, hesaplaşmasını izleriz zira. Ama sonunda bedenini kaybetse de iki değerli şeyi kaybetmediğini farkeder: hayal gücü ve anıları.