Çok eski medeniyetlerin, Osmanlı sarayının ve bazı ünlülerin yedikleri , içtikleriyle bizi hiç ırgalamadıgı halde bilgilendik, yazdık, çizdik, öğrendik.Şimdi sıra kral ve kraliçelerin, asillerin yemeklerine geldi.

Bizans sarayının temel besini balıkken, Fransa kraliyet mensupları o dönem av hayvanlarına önem vermişlerdir.Şarapsız yemek güneşsiz bir güne benzer Fransız atasözü ile sofrada şarapsız yemek yenemeyecegini de anlamış oluruz.1270 te birliği kurulan pasta, o dönem sadece sarayzadelere has bir tattı. Asiller tarafından özel pastacılar edinilmiştir ve halka sadece düğün ve ziyaretlerde pasta satılmıştır.Sadece saraylarda ve zengin evlerinde pasta üreten pastacılar, Fransız Devrimi sonrası, çeşitli yerlerde pasta imalat yerleri açmışlardır.Fransız pastası daha sonra yayılmıştır.
Aşçıların bizzat sosları kraliçelerden öğrendigi bile söylenir.Fransa kralıyla evlenen İtalyan kraliçe Catherine De Medici ülkesinin aşçılarını Fransa’ya getirterek, Fransız mutfagının ilerlemesine etkili olmuştur.Kraliçe kendisi elle yemek yedigi halde,Fransa’ya çatal, bıçagı tanıtmıştır.O zamana kadar elleriyle ve hançerlerle yemek yiyen Fransız soyluları, misafirliklere giderken bu yemek araçlarını yanlarında götürmüşlerdir. Çatal ve kaşığın halk tabakasına inmesi ve yayılması yüzyıl zaman almıştır.Fransa kralı IV. Henry çok iyi bir gurme olarak bilinirdi, bugün bile potage Henry IV adlı etli bir çorba çeşidi tüketilmektedir.Daha sonraki hükümdarlardan XIV. Louis yemek okulları kurdurmuştur.Yine Fransa krallarından VI. Charles,sşçısına şövalye ünvanı vererek, bu ülkenin yemege verdigi önemi anlatır.

Polonya Kralı Stanislaus’un da iyi bir aşçı ve gurme oldugu söylenir, o dönem Fransa kralı XV. Louis ile evli olan kızı saray mutfagını denetlerdi.