Avatar: Hindu mitolojisinde bir tanrının insan veya hayvan şeklinde yeryüzüne inmesi. Oysa Web’de yavaş yavaş resimli chat programlarının değişik kullanıcıları temsil etmek için kullandıkları ikonlara denmeye başlandı. Kelimenin İnternet dağarcığına katılmasını Neil Stephenson’a borçluyuz. 1992’de yazdığı Snow Crash isimli romanında Avatar kelimesini, insanların Net’e çıkarken büründükleri sanal kimlik ya da persona manasında kullanmış.

Snow Crash, öyle başarılı olmuşki, Silikon Vadisi toplantılarında masaya bir Snow Crash kopyası fırlatıp, İşte planımız bu! diye bağıran şirket yöneticileri türemiş. Neal Stephenson’un diğer bilim kurgu yazarlarından farkı teknolojiyi gerçekten bilmesi. Zaten, transatlantik kablo döşeme tecrübesi olan bir yazardan da böyle kitaplar beklenir. Moda olduğu için teknolojiye bulaşan (Michael Crichton – Disclosure, ıyk!) diğer yazarlar gibi değil. Bir bilgisayardan bahsediyorsa anlayarak bahsediyor. William Gibson’un, ki kendisi Cyberpunk ve Cyberspace terimlerinin mucidi, romanlarını daktioyla yazdığı söylenir. Elbette onu Michael Crichton gibi bilgisizlikle suçlamayacağız, ama bu daktilo meselesi, onun bir önceki jenerasyona ait olduğunu ve teknoloji ile pek de rahat olmadığını gösteriyor. Stephenson’a da bu yüzden post-cyberpunk bilim kurgunun Quentin Tarantino’su deniyor.

Neil Stephenson’u son romanı Cryptonomicon’un çıkmasıyla farkına vardık. Bir kere kitabın ismi çok ilgi çekici. H.P. Lovecraft’in Necronomicon’una benziyor. Lovecraft’in dünyasında Necronomicon, okuyanın öldüğü, lanetli bir kitaptı. Yazar, Cryptonomicon ismini seçerek, ayrıca William Gibson’un Necromancer kelimesini Neuromancer kelimesine çevirip kendi kitabına isim diye koymasına da gönderme yapıyor. Ama bu ismin romandaki işlevi Lovecraft’inki gibi. Hikayeye göre 1600’lü yıllarda bir ingiliz kriptolog tarafından yazılmış ve o güne kadar ustadan çırağa geçegelmiş olan kriptoloji ilmini bütün ayrıntılarıyla anlatmış. Stephenson’un kitabı, kriptoloji konulu bir serinin ilk kitabı. Bu konuda kaç tane daha yazacağını ise kendi de bilmiyor.

Cryptonomicon’un kahramanı -evet, bildiniz- bir kriptolog. Yani şifre çözücü. Hatta bir geek. (Geek: bilgisyarının başından pek kalkmayan, okulda cool çevrelerden sayılmayan, gömlek cebinde her zaman tükenmez kalem lekesi olan şahıs. Gerçi bu romanlarla bu tanımlar da gitgide değişiyor ama…) Ama bu geek’in amacı dünya egemenliği. Evet, bir kaç arkadaşıyla pasifikte bir atollün göbeğinde bir kaç bin ton Nazi altını ile desteklenmiş yeni bir elektronik para icad edip, nuhu nebîden kalma devlet denen şeyleri yerle bir etmeyi planlayan bir adam. Önünde iki problem var. Bir, altının onun olması konusunda herkes hemfikir değil. İki, zaten nerede olduğunu o da bilmiyor. Ve altının yerini bulmak üzere eski nazi şifrelerini çözmek de tabii sadece onun harcı.

Kendisi de bir Geek-Lord olan Neil Stephenson’un kitabını okumayı heyecanla bekliyoruz.

Kitap 917 sayfa ve Amazon.com’dan edinilebiliyor. Daha etraflı bilgi için:
cryptonomicon.com
amazon röportajı
wired makalesi