bildirgec.org

romance hakkında tüm yazılar

West Side Story (Batı Yakası Hikayesi)

queennothing | 18 March 2009 17:20

Amerika‘nın Batı Yakası‘nda geçen; ırkçı, soğuk ve acımasız çete savaşları arasında saf bir aşkın hikayesi.

San Fransiscolu Natalie Wood, Richard Beymer, Rita Moreno, George Chakiris, Russ Tamblyn gibi başarılı isimlerin rol aldığı 1961 yapımı Broadway yollarından gelen “West Side Story“, ‘10 Oscar Ödüllü bir drama‘ olarak da etiketleniyor.

Bir grup New Yorklu genç, sokaklarındaki Meksika dalgasına karşı, Porto Rikolu çeteyle adsız bir savaş içerisine girer.
New York asıllı ‘The Jets‘ ve ‘diğerleri’; ‘The Sharks‘ arasındaki polis dahil, hiç kimse engel olamamaktadır.

MODERN TIMES (MODERN ZAMANLAR) İNCELEME

nubahar | 17 March 2009 17:14

Charlie Chaplin’in sanayi devrimine en ağır eleştiride bulunduğu filmidir. II.Dünya Savaşı öncesi çekilmiş olan filmde Chaplin insanın teknoloji karşısında tutunabileceği bazı şeylerin olabileceğini, olması gerektiğini hatırlatır. Bunlar da cesaret, umut ve direnmedir. O anki teknoloji şu anın çok çok altında olmasına rağmen çok teknik içeren bir filmdir. Büyük dev çarklar, civataları sıkan makineleşmiş insanlar, gözünü para kazanma hırsı bürümüş patronun daha fazla çalıştırması, her şeyini kontrol etmek için kurulan kameralar, Chaplin’in en sonunda delirmesi

deliriyor
deliriyor

ve ruh hastanesinden çıktıktan sonra yine insanların elinden tutması güzel sahnelerindendir. Chaplin, 1932 ve 1936 yılları arasında yapılan, kendisi tarafından yönetilen, yazılan, kurgulanan ve yapımcılığı üstlenilen filmde, o günkü eşi (kesin bilemiyoruz)

o gunku esi! ve oyuncusu paulette goddard
o gunku esi! ve oyuncusu paulette goddard

ve Paulette Goddard’la birlikte kendi tek kişilik gösterisinin yıldızı olmuştur. 1931 yılındaki City Lights (Şehir Işıkları) başarısından ve konuşmanın ortaya çıkışından dokuz yıl sonra bu konuda kendini serbest bıraktığı ilk filmdir. Bu protest film,Charlie Chaplin’in senkronize sesli filme son karşı duruşudur ve yarı sessiz film olarak izah edilmesi gerekmesine rağmen, onun son tam sessiz filmidir.Filmde, alışıldık, senkronize sözlü diyaloglar yoktur, fakat, makinelerin, televizyon ekranının sesi ve chaplin’in anlamsız sözlerden oluşan ve hayali saçma şarkı söyleyen gerçek sesi duyulur.Özel ses efektleri ve orijinal film müziği pandomimin değerini arttırır. İşsizlik ve iş bulma sorununun insanı kişiliksizleştirdiği anları ve buna karşı duran emekçinin nasıl da kaba kuvvetle engelenebileceğini anlatan sahneler ve Chaplin’in buna karşı olmsına rağmen farkında olmadan kendisi insanların otoriter lideri olarak görünüyor. Büyük dev çarkların arasında sıkışan Chaplin çarkın bir parçası konumuna düşmüş görünür. İnsanı daha da makineleştirmek için uğraşan patron işçiler yararına! otomatik yemek yeme makinesini denettirir.

Moulin Rouge!

queennothing | 07 March 2009 10:14

Kırmızı değirmen‘ anlamına gelen Moulin Rouge, Fransa‘nın en eski ve en ünlü gece kulübüdür. Tepesinde büyük kırmızı bir yel değirmeni olan kulüpte düzenlenen gecelik programlar dahilinde kadınların yaptığı özel dans gösterileriyle zengin müşterilerine seçkin bir eğlence sunmaktadır.

Australia“nın yönetmeni Baz Luhrmann imzalı 2001 yapımı görsellik harikası müzikal film “Moulin Rouge!” da, Paris‘te bulunan bu özel kulüpte baş dansçı olan genç Satine‘in duygusal bir şair olan Christian‘la olan aşkını anlatıyor.

Höstsonaten (Güz Sonatı)

queennothing | 04 March 2009 10:24

1978 yapımı, Ingmar Bergman imzalı “Höstsonaten“, “Casablanca“nın sönmeyen yıldızı Ingrid Bergman‘ın son sinema filmi.

Eva, hayat arkadaşı Leonardo‘yu kaybeden annesi Charlotte‘a moral verebilmek için evine davet eder.
Eşi Viktor ile aralarında sevgi ve saygıya dayalı isimsiz bir ilişki vardır ve bu ilişkide, bilindik ‘kadın – erkek ilişkileri’nden farklı olarak ‘yabancılık‘ söz konusudur.

Swept Away

queennothing | 25 February 2009 10:05

1926 doğumlu İtalyan yönetmen Lina Wertmüller‘in 1974 yılında yazıp yönettiği “Travolti Da Un Insolito Destino Nell’Azzurro Mare D’Agosto” adlı filmde Giancarlo Giannini ve İtalyan aktris Mariangela Melato başrolde yer alıyordu.

2002 yılında yönetmen Guy Ritchie, filmi kendi kameralarıyla ve farklı oyuncularla tekrar çekmek istedi ve ortaya Madonna ile Adriano Giannini‘nin (filmin ’74 yılındaki versiyonunda yine aynı rolde yer alan Giancarlo Giannini’nin oğlu) başrollerini paylaştığı “Swept Away” çıktı.

Oldukça varlıklı olan Tony, eşi Amber‘i mutlu etmek için Yunanistan’dan başlayan uzun bir tekne gezisi düzenler. Fakat Amber, başta Tony olmak üzere, kendisi için yapılan hiçbir şeyden memnun olmayan, şımarık ve parasına güvenen bir kadındır. Kendilerine eşlik eden arkadaşları da dahil, tekne çalışanlarını kaprisleriyle bıktıran Amber, teknedeki balıkçı Giuseppe‘ye özellikle takmıştır. Giuseppe‘nin tuttuğu balıklardan, giydiği tişörte kadar karışan Amber, O’na kendince isimler takarak dalga geçmektedir.

Revolutionary Road

queennothing | 24 February 2009 17:36

1997 yapımı “Titanic” filminden sonra ilk kez biraraya gelen Kate Winslet ve Leonardo Di Caprio, 2008’in en çok konuşulan filmlerinden biri olan “Revolutionary Road” ile oldukça iddialı görünüyor.

Frank ve April, Amerika‘da yaşayan iki çocuklu bir çifttir. Yaşadığı basmakalıp hayatı değiştirmeye; belirlenen tüm kalıp ve alışkanlıkları yıkarak, hayallerinin peşinden gitmek isteyen April, Paris‘e taşınmak ister.

When In Rome

tai | 24 February 2009 16:13

Las Vegas dizisinin yakışıklı oyuncusu Josh Duhamel‘in Kristen Bell ile başrolleri paylaşacağı, 2009 ağustosunda gösterime girmesi beklenen romantik komedi.

Film
, işinde başarılı fakat aynı başarıyı aşk hayatında gösteremeyen Kristen Bell’in romaya yaptığı bir gezi sırasında Josh Duhamel’le tanışması ve akabinde gelişen olaylar şeklinde klişe bir konuyu ele almış. Zaten yapılan açıklamalar ve yorumlarda da daha fazlasını vaad etmediklerini görmek mümkün. Ama sadece roma manzaraları, Josh Duhamel’in yakışıklılığı ve bunun gibi faktörlerden ötürü izlenebilir olma ihtimalini de bünyesinde barındırıyor.

The Accidental Husband

queennothing | 28 January 2009 13:42

Uma Thurman‘ın 2008 yapımı romantik / komedi filmi “The Accidental Husband“, ‘aşkı anlamlandırmaya’ ve ‘mantık yoluyla çözümlemeye çalışan’ bir yazar / radyo spikerini canlandırıyor.

Bonnie Sikowitz, Clare Naylor ve Mimi Hare‘nin yazdığı senaryoyu film haline getiren New York doğumlu yönetmen Griffin Dunne, aşk hakkında giden tekdüze filmlere bir yenisini daha eklemiş oldu.
Uma Thurman‘ın başarılı performansı ve oyuncu kadrosuyla ‘geçer not’ alan film, romantik / komedi sevenlerin arşivine küçük bir katkı sağlıyor.