bildirgec.org

paul hakkında tüm yazılar

Ahtapot kutuya girerse

koskun | 10 July 2010 15:24

Son günlerde,bütün dünyada,ortak ilgi konusu,dünya kupaları olsa gerek. İş yerlerinde bile,maçları seyretmek için patrondan izin bile alan yok. Nasıl olsa milletin aklı orada.

Dünya kupası finali geldi çattı.Yarın oynanacak. (ben bu yazıyı yazarken tarih 10 temmuz 2010 idi ). Yalnız,kupayla birlikte,başka bir şey daha meşhur oldu. Kahramanımız ahtapot Paul. İçine girdiği kutu hangi ülkeye ait ise,o ülke maçı kazanmış.

Bu ahtapotumuz,bankaların,bahis firmalarının,maçlara kafa yorup analizini yapan bütün insanların tahminlerini alt-üst etti. Son yaptığı tahminlerle ise,bahis oranlarını bile değiştirdi. Buraya kadar her şey normal diyelim,aslında normal değil de,ben başka bir şeyden daha bahsetmek için normal dedim.

Sigourney Weaver

queennothing | 08 December 2009 09:55

8 Ekim 1949 tarihinde, New York, Amerika’da; Elizabeth Inglis ve Sylvester Laflin Weaver Jr.‘nin kızı olarak dünyaya gelen Susan Alexandra Weaver, kızlar için olan The Ethel Walker School ve ardından The Chapin School‘da okudu. 14 yaşındayken okuduğu Amerikan yazar F. Scott Fitzgerald‘ın “The Great Gatsby” adlı romanından sonra adını ‘Sigourney’ olarak değiştirdi.
Üniversiteyi Stanford University‘de okuyan ve Almanca ve Fransızca bilen Sigourney, Yale’de Drama okudu.
İlk oyunculuk deneyimini “Somerset” adlı TV dizisiyle edinen Sigourney, ’70 ile ’76 arasında ‘Avis Ryan‘ karakteriyle bu dizide yer aldı.
1977 senesinde Woody Allen‘ın başyapıtı “Annie Hall“da sadece birkaç saniye görünen Sigourney, aynı sene “The Best Of Families” adlı minidizi ve ’78’de “Madman” adlı sinema filminde rol aldı.
1979 senesinde Sigourney, sinema kariyerindeki ilk önemli rolü olan ve bugün hala bilim-kurgu filmleri arasında adı baş sıralarda geçen “Alien” adlı yapımda rol aldı. Ridley Scott‘un yönetmenliğini yaptığı Oscar Ödüllü yapımda Sigourney, ‘Ripley‘ karakterini canlandırdı. Güçlü bir kadın karakteri, başarıyla canlandıran aktris, sinemacı ve sinemaseverlerin beğenisini toplamıştı.

Heroes of Dune

| 18 November 2009 14:15

Dune Serisi‘ni “Sandworms of Dune” ile bitiren HerbertAnderson ikilisi, hızlarını alamayıp, geçmişi anlatan “Heroes of Dune” serisiyle yola devam ediyor.

Dörtleme şeklinde olacak seride, daha önceki kitaplar arasındaki boşlukların doldurulması planlanmış.

Serinin kitapları:

1) Paul of Dune: Paul’ ün imparatorluğunu kurduğu ilk yılları ve Paul on iki yaşındayken yaşanan Ecazi – Moritani Savaşı’nı, birbirlerine paralel olarak, anlatıyor.

Paul’ün iç dünyasını ve düşüncelerinin anlatıldığı bölümleri pek beğenmedim ama kötü bir kitap sayılmaz. Dune Evreni‘ nde entrikaya doymayanlara tavsiye edebilirim.

2) Winds of Dune: İkinci kitabımız, Paul çöle gittikten sonraki zamanı ve Paul’ün eski arkadaşı Bronso’nun hikayesini, yine birbirlerine paralel biçimde, anlatıyor.

İlk kitap Paul’ün ruh hali üzerinde dururken, ikinci kitapta Alia ile Jessica’nın ilişkisi ve Vernius Evi‘ nin son varisi Ix’li Bronso’nun Paul’ ün etrafında oluşan dine karşı mücadelesi anlatılmış.

3) The Throne of Dune: Bu ay çıkması bekleniyordu ama sanırım ertelendi. İsminin ilk olarak “Irulan of Dune” şeklinde açıklanması konusu hakkında biraz ipucu veriyor.

Tarantino’nun son bombası ”İnglourious Basterds”in yeni afişleri göründü

gorcun | 08 July 2009 12:28

Inglourious Basterds
Inglourious Basterds

Quentin Tarantino’nun son filmi Inglourious Basterds filminin yeni afişleri piyasaya çıktı. Film, 1978 tarihli Quel maledetto treno blindato (Inglorious Bastards) filminden esinlenerek bu adı almış. Ancak yapım orijinal bir Tarantino filmi. Hikaye, II. Dünya Savaşı döneminde geçiyor. Nazi işgali altında olan Fransa’da ailesinin katledilmesinden sonra Paris’e kaçan Shosanna Dreyfus (Melanie Laurent) adlı kadın orada sinema salonu işletmecisi olarak yeni bir hayat kurar. Aynı zamanda bir başka yerde Teğmen Aldo Raine (Brad Pitt) liderliğinde, Nazileri acımasızca öldüren bir grup asker Naziler’e korku saçmaktadır. Naziler tarafından ”Piçler” diye adlandırılan bu grup Alman sinema oyuncusu ve gizli ajan Bridget Von Hammersmark (Diane Kruger) ile işbirliği yaparlar. Tüm bu insanların yolları bir sinema salonunda kesişecek ve birlikte hareket etmek zorunda kalacaklardır. Cannes Film Festivali’nde, Mayıs ayında ilk gösterimi yapılan film, sinemalarda 21 Ağustos’ta seyirciyle buluşacak.

Inglourious Basterds
Inglourious Basterds

Kadroda adı geçenler dışında Paul Rust, Christoph Waltz, Daniel Brühl, Eli Roth, Samm Levine, B.J. Novak, Til Schweiger, Michael Fassbender ve Mike Myers gibi isimler yer alıyor. Haziran ayında sinemalara gelmesi beklenen film, Cannes Festivali’ndeki izlenim ve eleştirilerden sonra Universal Stüdyoları, Tarantino’dan bazı bölümlerinin değiştirilmesini istediği için vizyon tarihi Ağustos’a ertelenmiştir. Genel olarak iyi eleştiriler alan filmin Tarantino filmlerinde alışık olduğumuz çok diyalog az aksiyon içerdiği belirtilmiş. Film, Almanya’daki ünlü Babelsberg Stüdyoları’nda çekilmiş ve İngilizce, Almanca, Fransızca ve İtalyanca dilleri filmin içinde yer almaktadır. Filmin Türkçe çevirisi ise kimi yerlerde İsimsiz Kahramanlar, kimi yerlerde Soysuzlar Çetesi olarak geçiyor. Son hali ne olacak göreceğiz ama Tarantino’nun ve filmin sertliğine yakışır bir isim olması daha uygun olur kanımca. Filmin resmi sitesine buradan ulaşabilirsiniz. İşte merak ve heyecanla beklenen filmin yeni afişleri ve uzatılmış son fragmanı.

Telif Hakkını Dert Etmeye Son..

SuBirikintisi | 17 January 2009 17:05

Özellikle resim eklerken sizin de tereddüt ettiğiniz oluyor mu? Acaba dediğiniz…
Web siteniz için telifisiz resim bulmak gerçekten zor, bir o kadar da sıkıcıdır. Bazı insanlar da herhalde bu telif hakkından fazla çekmişler ki bir çözüm ortaya koymuşlar.
Bu amaçla Paul Sherman 24,602 telifsiz resmi bir araya getirip kategorilemiş(40-50 tane kategori var) ve hizmetimize sunmuş.(Bu rakam her geçen gün artmakta.)
İndirmek için buradan..
sitesi burası

Paul Mawhinney ve Müzik Koleksiyonu

adeep | 24 August 2008 17:42

Dünyanın en büyük müzik koleksiyonuna sahip olduğu iddasındaki Paul Mawhinney’in 3.000.000 (üç milyon) albümü bulunuyor.Bunlar arasında piyasaya sürülmemiş albümlerde yer alıyor.
koleksiyonunun 50 milyon $ ettiği söyleniyor.
Rama adındaki müzik dükkanında sattığı her albümden bir tane koleksiyonuna alarak bu koleksiyonu oluşturmuş.Şimdi koleksiyonunu satmak istiyormuş ama ciddi bir teklif gelmemiş.

3 milyon albüm 3 yüzbin cd
3 milyon albüm 3 yüzbin cd

Ropörtajın başında gösterilen plak ilk plak olma özelliğine sahip ve 1881 senesinde üretilmiş.
en büyük müzik koleksiyonu sahibi Paul Mawhinney ve koleksiyonu hakkında bilgiye bu siteden sahip olabilirsiniz.
Ropörtajı izlemek için tıklayın
kaynak 1 kaynak 2

cep telefonu satıcısıydı şimdi opera sanatçısı

RfN | 18 November 2007 19:33

ingiltere’de yayınlanan “Got Talent” isimli “popstar” tarzı TV şovunda harika bir olay yaşandı.
Opera söylemek isteyen Paul Potts isimli Cep telefonu satıcısının dış görünümü, güvensiz duruşu ve mesleği seyirciler ve juri arasında alay konusu oldu.
Potts sessizce başladığı şarkının sonunda juri üyelerini bile ağlattı.
Puccini’nin “Nessun Dorma” isimli şarkısını seslendiren Paul’un videosunu izleyelim.
Burada da başka bir video var.
Bu arad paul artık çok ünlü ve kendine ait bir albümü bile var…

ÖN YARGI…

akoni | 09 September 2007 13:10

Bu bana ,yakın zaman da gelen bir mail.Sanırım yaş biraz daha olgunlaşınca insanlar daha duygusallaşıyor. Dr. Paul Ruskin, öğrencilerine yaşlanmanın psikolojik belirtilerini öğretirken onlara şu olayı okudu.Hasta ne konuşuyor, ne de söylenenleri anlıyor. Bazen saatlerce anlaşılmaz şeyler geveliyor. Zaman, yer, ya da kişi kavramı yok. Yalnız, nasıl oluyorsa, kendi adı söylendiğinde tepki veriyor. Son altı aydır onun yanındayım, ne görünüşü için bir çaba harcıyor ne de bakım yapılırken yardımcı oluyor.Onu hep başkaları besliyor, yıkıyor ve giydiriyor. Dişleri yok, yiyeceklerin püre halinde verilmesi gerekiyor. Gömleği salyalardan dolayı sürekli leke içinde. Yürümüyor. Uykusu sürekli düzensiz. Gece yarısı uyanıp çığlıklarıyla herkesi uyandırıyor. Çoğu zaman mutlu ve sevecen, fakat bazen ortada bir neden yokken sinirleniyor. Biri gelip onu yatıştırana dek de feryat figan bağırıyor .Bu olayı okuduktan sonra, Dr. Ruskin öğrencilerine böyle birinin bakımını üstlenmek isteyip istemeyeceklerini sordu. Öğrenciler bunu yapamayacaklarını söylediler.Dr. Ruskin, kendisinin bunu büyük bir zevkle yaptığını ve onların da yapması gerektiğini söyleyince öğrenciler şaşırdılar.Daha sonra Dr. Ruskin hastanın (!) fotoğrafını dolaştırmaya başladı. Fotoğraftaki doktorun altı aylık kızıydı.“ Dinlemeden,düşünmeden,tanımadan sadece bir anlık düşünce zıplamalarıyla ya da çağrışımlarla yargılar,hüküm veririz.. Belki de böylesi daha kolay olduğu için.. Zoru seçmeyiz..Çünkü bir insan ya da bir olay hakkında düşünmek , o kişiyi tanımaya ,yaşadıklarını anlamaya çalışmak dünyanın en zor ve en fazla zaman alan işlerinden biridir. Kendimizle ilgili yanlış bir değerlendirmeye asla tahammül edemezken, başkaları için bu yöntemi bu kadar içimiz rahat kullanabilmemiz ne kadar şaşırtıcı değil mi? Önyargılarımız bizim hayatımızı büyük ölçüde kolaylaştırırken ,başka insanların hayatlarını aynı oranda zorlaştırır.Karşımızdaki kişi bize ne kadar önyargılı davrandığımızı anlatmaya çabalarken , biz çoktan konu ya da kişi hakkında “ karar vermiş olmanın dayanılmaz hafifliği”ni yaşamaya başlarız.Dünya sadece yaşadığımız anda bulunduğumuz yerden gördüğümüz gibi değil..Olaylar da öyle…İnsanlar da…Yapmamız gereken tek şey ( çok zor ve zahmetli de olsa) bakış açımızı 360 dereceye ayarlamak….Unutmayalım ki Tanrı bile insanları hakkında karar vermek için ömrünü tamamlamasını bekliyor…