Türk erkeğinin yegane sorunu var. Başlıkla ilk cümlesi aynı her eser, biraz tırttır. Nerede bir başlıkla ilk cümlesi aynı bir eser var, o eser, yüzde doksan yirmi üç nisan şiiridir.
Neyse. Yegane. Tek bir tane anlamında. TDK’ya bakıp, “bkz: Tdk; bik bik bik” diye açıklama yapmayı isterdim ama, afedersin kakam var, böyle şeylerle uğraşamam. Direk yazarım. Hızlı da yazarım. Demeyin ki sakın şimdi, “altına sıçmayasın”. Sıçmam. Çünkü meşgulum. Yazı yazıyorum. Fakat şimdi TDK’ya girip bunun anlamına bakmak istesem, sayfaların yüklenmesidir, ne biliyim böyle her TDK’ya girme aşamasında yaşadığım sorunları yaşamaktır, neye tıklayacağını bilememektir falan. Bunlar sıçırtır işte. Kakası varken, TDK’ya girmesin insanlar gerçekten çok riskli. O an sıçabilirsin. Ve o anı hiç unutmazsın. Etrafta falan da anlatamazsın ben TDK’ya girerken altıma sıçtım diye. Ayıplarlar. Gülerler. Ayrıca orada burada da anlatırlar bunu. Bizim bi arkadaş var derler. Hatta bazısı arkadaşı olduğunu bile söylemez. Bizim bi arkadaş anlattı diye başlar ki, bu alta sıçmadan ona hiç pay çıkarılmasın. Böyle de göttür arkadaşlar bazen.