Online oyun çılgınlığı her geçen gün internet ortamını kasıp kavurmaya devam ediyor. Bunun temelinde insanların öğrenme eğilimlerinin gerçek hayattan ziyade, oyun ortamlarına yönlenmesi yatıyor diyebiliriz. İnsan düşünen bir varlık olmasından ziyade (homo sapiens), oyun oynayan bir varlıktır (homo ludens). Çocukların doğar doğmaz bilinç kazandıklarını iddia edemeyiz, ama oyun oynama eğilimlerinin olduğu yadsınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Oyunun insan üzerindeki etkilerini başka bir yazıda incelenebilir, ancak benim değineceğim konu mybrute çılgınlığı!
sevimli savaşçılar
mybrute, motion-twin firmasının 15’i aşkın oyunundan sadece biri. Oyun bu sıralar o kadar popüler oldu ki, önümüze gelen her blog ve forumda mybrute linkleri karşımıza çıkabiliyor. Oyunun mantığı çok basit, üye olmadan (bile) bir karakter oluşturup, karşımıza çıkan savaşçılardan herhangi birine meydan okuyoruz. Hesabı açar açmaz 6 kez savaş yapma hakkımız olmasına rağmen, sonraki günlerde savaşma sayımız 3’e düşüyor. Ogame ve mafya tarzı “tıkla-oyna” oyunları gibi saatlerce sizi bilgisayar başına mahkûm etmemesi güzel bir özellik gibi görülebilir. Yalnız oyunun eğlence unsuru ve fantastikliği sizi yeni hesaplar açmaya itiyor. Her yeni karakter, içinde “hız, çeviklik, kuvvet, yaşam, silah ve hayvan” gibi değişkenlerin bulunduğu havuzdan rastgele olarak nasipleniyor. Şansınız fazlaysa bir ayı sahibi olabilir, elinizde bir balyozla rakibinizi ekarte edebilirsiniz. Üst-üste alacağınız galibiyetlerle sonraki seviyelere çıkabilir, kahramanıza yeni özellikler kazandırabilirsiniz. Yalnız oyunun can alıcı noktası ne yazık ki “haşin” bir savaşçıya sahip olmak değil. Oyuna yeni kazandırdığınız arkadaşlarınız size fazladan “1 tecrübe puanı” kazandırıyor.