Soruyorum kendime.. nerdeyim? niyeyim? kimleyim ve kim içinim..
Ben kimim mübarek ben.. sorulara takıldığım bu zamansız dakika, itikliyor beni arkamdan, zaten tek ayağım içinde olan dipsizliğe. eğer ben buysam gerçekten, neden o zaman bu anlamsız sorular. eğer ben değilsem bu, hani? nerde o zaman bu soruların cevapları..
bakıyorum da içimdeki sihirli küreye, yorgun bir adam var görüyorum.. etrafı kimsesiz! elini uzatıyor sanki? ne işim var benim lan bu kürede diyor? yardım istiyor gibi uzattığı elleri. acaba? kim çıkartır şimdi seni bu dipsizlikten, kim tutar elini bu küre de.. ben.. -ee. niye o zaman bekleyişin. kalk! dur dur.. sen emeklemeyi unuttun lan. nasıl kalkar, nasıl yürürsün..
hani? nerde? “gitme kal”, “dön artık yeter” ahkâmları döktüren, ıslak bakışlar? “unutmak koymuyorda ya ellerini tutmak isterse canım?” dediğin canın nerde? Hani?..
kim şimdi sana emeklemeyi öğretir.. yeniden kalkmayı.. kalkarken başını çarpmamayı kim öğretir? eğer yine ben/sem bu soru işaretinin arkasından gelen.. o zaman, nerdeyim ben?
yine olmadı bak! yapamadın! yine başa döndün..
artık öğrenmelisin demişti hatırladın mı? başa dönmemeyi, başını öne eğmemeyi artık öğrenmelisin demişti? söylediği tek doğru buymuş farketmedin mi lan hala?
şimdi aç gözlerini, onunkinden daha hızlı, en hızlı, en acımasız tokatı sen at kendine.. aç gözlerini, aç ve yine bak içindeki sihirliye.. ama bu sefer senin için yaşamayanı değil, senin için yaşamak isteyenleri gör.. bak.. bak lan.. bak da utan! kendinden.. göremediklerinden.. göremediklerini sana gösterenlerden utan!.. hani kimsesizdi etrafın.. gördün mü? kalabalıktan kendini bile göremiyorsun artık.. gördün mü? Ve yine şimdi..
şimdi özür dile.. senin için yaşamayı isteyenlerden ve özür dile uğrunda yaşamayı seçmeyeni, sevdiğin için özür dile..
özür dilerim..
çevirme artık pedalları, anlasana gitmiyor bu bisiklet.. koşma artık isyanına.. koşma tanıyamadığın kendine.. baksana etrafına hala aynı yerdesin.. nerdesin lan hani? uyan artık uyan.. sen kendindesin..

özür dilerim
rahatsızlık için