Kuru sert iklimi, öğrecisi, memuruyla farklı bir kent Ankara. Kimilerinin “ruhsuz” bulduğu bu şehir, bakmasını bilenler için pek çok zenginlik taşır derinlerinde. Siyasetin ve bürokrasinin kalbi olmasından mıdır bilinmez ama ayrı bir havası, ayrı bir yaşantısı vardır Ankara’nın. Pek de bilinmez Ankara’nın uzak tarihte çok önemli bir yeri olduğu. Türkiye’nin en ünlü kenti olan İstanbul’un, M.Ö. 667 yıllarında Megaralılar tarafından kurulmasına karşılık, Ankara’nın M.Ö. 14. yüzyılda bir Hitit kenti olarak varlık bulduğu hesaba katılırsa başkentimizin ne kadar eski bir geçmişe sahip olduğu hemen anlaşılır.

Hititler’e, Frigler’e, Galatlar’a dayanmaktadır Ankara’nın bilinen tarihi. Bilinen bir söylenceye göre ismi şöyle ortaya çıkmıştır: Firigya’nın ünlü kralı Midas’a bir gece rüyasında ilahi bir ses, bir gemi çapası aramasını ve bulduğunda da bir kent kurmasını söyler. Çapa, Ankara Kalesi’nin bulunduğu tepede bulunur. Midas buraya gemi çapası anlamına gelen “Anker” adını verir.