bildirgec.org

haute tension hakkında tüm yazılar

Alexandra Aja’dan klostrofobik bir film: ”P2”

gorcun | 09 July 2009 12:14

P2
P2

Alexandra Aja’nın yazıp, yönetmenliğini Franck Khalfoun’ın yaptığı 2007 tarihli ”P2” filmi, bir garajın P2 katında geçen gerilim dolu olayları anlatıyor. Noel gecesinde geçen film, genç ve başarılı işkadını Angela Bridges’in (Rachel Nichols) işyerinden çıkmadan önce günün son çalışmalarını yapmasıyla başlar. Angela, işyerinde sevilen, ailesiyle ilgilenen ve son derece güzel dört dörtlük bir kadın imajı çizer. İşi bittikten sonra ailesiyle Noel’i kutlamak üzere binanın yer altında bulununan garajına giden Angela arabasını çalıştıramaz ve güvenlik görevlisi Thomas’tan (Wes Bentley) yardım ister.

Son derece kibar görünen bu adam yardım etmek istesede araba çalışmaz bunun üzerine Angela taksi çağırmaya karar verir. Yer altında bulunan garajda cep telefonu çekmediği için yukarıya çıkıp telefon eden Angela, taksinin gelmesini beklerken ailesiyle de konuşur. Ancak taksi geldiğinde binanın kilitli olduğunu farkeder ve dışarı çıkamaz. Aşağıya inip tekrar P2 katına girdiğinde, bir daha oradan çıkması hiç kolay olmayacaktır.

Fransız sineması korkutuyor : ”Martyrs (İşkence Tarikatı)” +18

gorcun | 17 June 2009 17:14

Martyrs
Martyrs

Fransız gerilim sinemasının son örneklerinden biri olan Martyrs (İşkence Tarikatı) 2008 yılında Pascal Laugier tarafından çekilmiş. Film 1970’lerin Fransa’sında bir kaç ay önce kaybolmuş küçük kız Lucie’nin (Mylène Jampanoï) etrafta dolaşmasıyla açılır. Vücudunda işkence gördüğüne dair izler bulunan ama tecavüze uğramadığı görülen küçük kızın neden bu durumda olduğu anlaşılamaz. Kızın hapsedildiği terkedilmiş mezbaha bulunur ve kız yetimhaneye gönderilir.
Orada Anna (Morjana Alaoui) adında bir kızla tanışır. Ardından film 15 yıl sonraya gider ve mutlu bir aile ortamına geçer. Birden kimsenin beklemediği bir anda evin kapısı çalar. Baba (Robert Toupin) kapıyı açmaya gider, kapı açıldığında elinde tüfekle bir kız çıkar. Bu gizemli misafir bütün aile üyelerini öldürmek için gelmiştir. Daha sonrasında ise çok farklı nedenlerle oraya geldiğini öğreniriz.

Martyrs
Martyrs

Daha kanlı, daha korkunç : ”The Hills Have Eyes (Tepenin Gözleri)”

gorcun | 01 June 2009 09:55

The Hills Have Eyes
The Hills Have Eyes

Wes Craven’ ın1977′ de çektiği The Hills Have Eyes(Tepenin Gözleri) filminin yeniden çevrimi aynı adla 2003 yılında çekilmiş. Olay film Haute Tension’ un yönetmeni Alexandre Aja tarafından çekilen film yeniden çekimler için etkili bir örnek sayılabilir.

The Hills Have Eyes
The Hills Have Eyes

Karavanlarıyla birlikte California’ya giden bir ailenin kestirmeden giderken çölün ortasında karavanları bozulur. Ailenin bir kısmı karavanda beklerken bir kısmıda etrafta dolaşmaya başlarlar. Ailedekilerin bilmediği şey ise yıllar önce Amerikan Hükümetinin bu alanda gizlice nükleer testleryapmış olduğudur. Hava kararmaya başladıkça ıssız çölde kimseden habersiz kalmaktan korkan aile bir süre sonra aslında yanlız olmadıklarını anlayacaklardır. Çölün iç tarafındaki madenlerde nükleer deneylerden etkilenmiş mutant yaratıklar onları beklemektedir.

Bitmek bilmeyen gerilim : Haute Tension (Yüksek Tansiyon)

gorcun | 27 April 2009 14:26

Haute Tension
Haute Tension

Yükselen Fransız şiddet ve gerilim sinemasının 2000’li yıllardaki ilk örneklerinden olan Haute Tension (Yüksek Gerilim) 2003 yapımı bir filmdir. Genç yönetmen Alexandra Aja‘nın hem yazıp hem yönettiği film ‘slasher’ denilen alt türe girmekle beraber türün oldukça etkili bir örneği olmuştur.
Film kısa ve etkili bir sahneden sonra iki genç kız arkadaş olan Marie (Cécile De France) ve Alex (Maïwenn Le Besco) ders çalışmak için Alex’in ailesininde bulunduğu çiftlik evlerine gidişleriyle başlar. Katilin varlığıyla tanışmamız da geç olmaz. Aynı sırada katilin bir kurbanını öldürüşüne tanık oluruz. Filmi izleyip izleyemeyeceğinize bu sahneden sonra karar verebilirsiniz.
Bu sahne adeta ileride olacakların sinyalini verir gibidir. Issız bir yer olan eve vardıktan sonra aile üyeleri ve kızlar yatmak için odalarına geçerler. Kısa süre sonra kapı çalar ve içeriye gözü dönmüş katil girer.

Haute Tension
Haute Tension

içerdeki herkesi öldürmeye kararlı olan katilin amacı nedir, kimdir gibi soruları sonuna kadar sorduran ve süpriz bir cevap vererek seyirciyi şaşırtan film kimileri için klişe bir son olarakta görülebilir. Ama yinede türün severlerini kesinlikle tatmin edecektir.

Kişilik Bölünmesi ve Sinema

| 27 July 2008 10:17

Kişilik bölünmesi son yıllarda sinemanın da üzerinde çokça durduğu fenomenlerden bir tanesi. Şol yazıda, biz miskinin aklına gelmiş, izleğini bu minvalde kuran kimi filmler mevzu bahis edilecektir. Lakin baştan belirtmekte fayda var, bu yazı ciddi manada zikredilecek filmleri seyretmeyenlerin izleme keyfini zedeleyebilecek önemli bilgiler içermektedir. Kaldı ki, cümle film senaryosunun beslendiği kaynak, kişilik bölünmesi sorunsalının hikayelerin başlangıçında belirtilmemesi sonucu akışta oluşturduğu devasa gerilim potansiyelidir.

Secret Window
Secret Window

İlk filmimiz Secret Window;
Bir Stephen King uyarlaması olan filmimizde Mort Rainey (Johny Depp),ıssız ikametgahına çekilmiş, ilham kabızlığı çekmekte olan bir yazarı canlandırmaktadır. Oluşturulan atmosferin olanca sessizliğinde Rainey’in eski eşi, birkaç polis, birkaç bölge yerlisinden başka kimseyi tanıtmaz yönetmen bizlere. Ve her ne oluyor ise, zaten bir elin parmaklarını geçmeyen bu insanlar birer birer öldürülmeye başlarlar Johny Depp’in her birini her seferinde kıl payı kaçırdığı dehşetli cinayet enstantaneleri eşliğinde. Neden sonra öğreniriz ki, işin aslı astarı öyle olmamakta, Rainey cümle cinayeti şeref locasından bizzat izlemektedir.
Keyifli bir seyirlik olan filmi naçizane salık veririz…

Haute Tension
Haute Tension

İkinci filmimiz Fransız yapımı bir korku filmi olan Haute Tension filmi;
Yönetmenin türlü şiddet sahnelerini gergef misali neredeyse her kareye saçtığı yapımda, izleyici, bir hayali kahraman olan katilin hikayenin kahramanlara ulaşamaması veya onlar tarafından beter bir şekilde can vermesi için ölür ölür dirilir. Türlü cinayetlerin işlenmesi sırasında, kahramanımızdan birisi olan kısa saçlı, sarışın afet Marie (Cécile De France) kaçacak delik aramaktadır. Lakin her ne hikmetse, yine filmin sonlarına doğru gerçek perdesi ayan beyan serilir izleyenin gözlerine ve aslında sarışın Marie ablamızın katilin bizzat kendisi olduğunu “Vay Anasını…” nidaları eşliğinde farkediveririz. Film Secret Window misali bu dönüm noktasında bitirilmez, bir posta daha şiddete bulaşmak adına, Marie’nin en yakın arkadaşı Alexia’yı (Maïwenn Le Besco) ziyadesi ile samimi bir sevgi göstergeci olan motörlü testere ile kovalamasını izleriz. Kan revan içerisinde sona akar film…

Fight Club
Fight Club