“Alice Harikalar Diyarı’nda”yı okumayanımız çok azdır. Alice’i büyüten keklerden ya da mantarlardan filan da haberdarsınızdır. Peki ya bir gün iPod kulaklıklarınız o kekten bir ısırık tatsaydı ne olurdu?
“Alice Harikalar Diyarı’nda”yı okumayanımız çok azdır. Alice’i büyüten keklerden ya da mantarlardan filan da haberdarsınızdır. Peki ya bir gün iPod kulaklıklarınız o kekten bir ısırık tatsaydı ne olurdu?
Yıllar geçtikten sonra tekrar oturup bir sabah Taş Devri izleyince bir tuhaf oluyor insan. Fred (ki en salağıydı devrin) bile söylediklerine inandırıyordu bizi küçükken ama bu sabah izlerken o kadar saftirik değildim. Keşke öyle olsaydım. Barny’nin her “yyyıhh yıhh yıhh” gülüşünde ben de yırtılırdım gülmekten. Bugün de ne olduysa oldu. Wilma’yı kocasının ayaklarını yıkayıp gözleme hamuru açarken, ne bileyim; “herif sen çürüttün ömrümü boynun altında kalsın.” derken düşündüm. Bety’yi Barny’ye ana avrat söverken (ki en kibarı en hanımefendisiydi) düşündüm. Ama size şunu söyleyeyim; Bu çizgi film bir Türk projesi olsaydı ve bugüne kadar da öyle devam etseydi bu saydıklarımı bugün izliyor olurduk. Fred, Wilma, Barny, Bety… İzlenirliğini sürdürmek için her Türk yapımının yaşadığı imaj değişikliğini yaşar, her çağın çocuğuna kendini yutturmak için DJNR olurdu.