Bir Amerikan üniversitesinde profesörlük; radyo ve televizyonlarda da sanat-edebiyat programları yapan, gayet entelektüel bir şahsiyettir David Kepesh (Ben Kingsley)..
Kendisi, yaşlı görünmemek için elinden geleni yapsa da; Amerika’daki durum nedir bilmiyorum ama Türkiye şartlarına göre, emeklilik yaşı gelmiş de geçmiş bir yaşlı adam portresi sunmaktadır..

David Kepesh, karısını ve oğlunu yıllar önce terk etmiş, tek başına yaşadığı evinde kafasını dinleyerek günlerini geçirmektedir..

Kendisi, birlikte spor yaptığı biricik arkadaşı George (Dennis Hopper)’la, arada bir gittikleri kafede ya da hamamda, “kızlar-hayat-kızlar” konulu felsefi sohbetler yapmakta; belli aralıklarla evine gelen, işi bitikten sonra da hemen giden, Caroline (Patricia Clarkson) adlı, orta yaşlı kadın arkadaşıyla da -muntazam olarak- sevişmektedir..

Tek problemi; babası tarafından, küçük yaşta terk edilmeyi içine sindirememiş; bunun olumsuz izlerini de ruhunda taşıdığı hemen belli olan, doktor oğlunun, bazen ortaya çıkıp, başına ekşimesinden ibarettir..

Eee.. “İnsanoğluna rahat batar” diye boşuna söylememişler.. Andropoz mu dersiniz, yoksa, ‘Yaşlı Erkek Sendromu’ mu?. Karizmatik profesörümüz ‘ahu gözlü’ genç bir kızla, Consuela Castillo (Penélope Cruz)’la tanışır ve o an, hayatının rotasını şaşırır..