bildirgec.org

dönersen ıslık çal hakkında tüm yazılar

Dönersen Islık Çal (1993)

queennothing | 19 January 2010 09:50

Orhan Oğuz‘un yönetmenliğini yaptığı 1993 çıkışlı sinema filmi “Dönersen Islık Çal“, arklı senaryosu ve güçlü kadrosuyla izleyicilerini tatmin etmeyi başarıyor. Mevlüt Demiryay, Fikret Kuşkan, Menderes Samancılar ve Derya Alabora‘nın rol aldığı filmde vücutsal gelişimini tamamlayamamış olgun bir adamın, kadın kılığındaki bir erkekle kurduğu dostluğu anlatıyor.

Küçük adam (cüce), Beyoğlu’nda bir barda çalışmaktadır. Bir gece evine dönerken, bir kaç adamın savunmasız bir kadınıdövdüğüne şahit olan küçük adam, kendini köşeye gizleyerek cebinde taşıdığı polis düdüğünü çalar ve adamların korkuyla kaçmasını sağlar. Dövülen genç kadını evine götüren küçük adam, kadının uyanmasıyla onun gerçek bir kadın değil, kadın kılığına girerek para kazanan bir erkek olduğunu farkeder. Bu duruma içerleyen küçük adam, kandırılmış hisseder ve isyan eder.

Fikret Kuşkan

queennothing | 04 June 2008 10:20

Halıcıoğlu’nda yaşayan 6 kişilik Kuşkan ailesinin 7. üyesi olarak 22 Nisan 1965 yılında dünyaya gelen Mehmet Fikret Kuşkan, 1 yaşına geldiğinde dört ablasıyla birlikte İstinye’ye taşındı.
Fikret 4 yaşına geldiğinde, babası felç geçirdi ve artık hayatına ‘yatakta’ devam etmek zorunda kaldı.
‘Evin tek erkeği’ olan Fikret, ortaokul yıllarında bunu babasının ölümüyle fark eder ve okulu bırakıp çalışmaya başlar. 13 yaşında marangozculuk yaparak iş hayatına atılan Fikret, ‘diğer babası’ olarak gördüğü tarih öğretmeninin daveti üzerine Tokat’a gitmeye karar verdi. Henüz 13 yaşındayken kendi hayatıyla birlikte ailesinin de sorumluluğunu almaya çalışan Fikret, okumak için gittiği Tokat’ta ‘şehirli’ muamelesi gördü. İstanbul’dan sonra Tokat – Almus’a ayak uydurmak Fikret’i zorladı; nihayet başaran Fikret, 3 yılın sonunda tekrar İstanbul’a, ailesinin yanına döndü.
Kuşkan ailesi, maddi durumları gereği İstinye’den tekrar Halıcıoğlu’na taşınmak zorunda kalır. Dört ablası ve annesiyle yaşayan Fikret, Hasköy Lisesi’ne yazılır. Okulun yanı sıra ailesine destek amaçlı çeşitli işlerde çalışan Fikret, sokak kültürüyle büyüdü. Sokak insanları, sokak kedileri ve yılarca hayatın içinden manzaraları izlemek yerine bizzat yaşayan Fikret, bunun olumlu ve olumsuz getirilerini yıllar sonra tek başına yaşadığı çatı katında görecekti.
Fikret, 16 yaşındaydı hayatında bir kez bile tiyatroya gitmemişti. Lise edebiyat öğretmeni bir gün Fikret’i tiyatroya davet etti ve Fikret’in ‘oyunculuk aşkı’ gittiği tiyatro sayesinde başlamış oldu.
Liseyi bitiren Fikret, okul arkadaşlarıyla birlikte Sirkeci’de bir fotoğraf stüdyosu açmaya karar verir.
Fikret liseyi bitirmiştir ama aslında başarılı bir öğrenci değildi. Okul ve dersler ona hep uzak gelmişti.