Çocuk ve Asker

Birbirine ne kadar zıt iki kelime değil mi? Aslında, değil! Sayıları tam olarak bilinmese de günümüzde 41 ülkede 300.000’den fazla çocuğun silah altında tutulduğu tahmin ediliyor. Bu çocukların büyük bir kısmı savaşlarda ya da çatışmalarda aktif olarak kullanılıyorlar. Yaşları genellikle 14 ile 18 arasında değişiyor fakat bazı Afrika ülkelerinde bu yaş sınırı 9’a kadar inebiliyor. Latin Amerika’dan Güney Asya’ya kadar çok geniş bir coğrafyada yer alan ve 3. Dünya Ülkeleri olarak tabir edilen; ekonomik açıdan güçsüz ve siyasal bir istikrara kavuşamamış ülkelerin ordularında görev alıyorlar. İsrail tanklarının çelik paletleri altında ezilen topraklarını, ellerine geçirdikleri taş parçalarıyla savunurken, kutsal kitaplarda geçen Davud ile Calut hikayesini binlerce yıl sonra tersine çeviren Filistinli çocuk askerlerin mücadelesi; Yaser Arafat’ın “Onlar benim küçük generallerim!” sözündeki gibi romantize edilse de aynı şeyleri; sonu gelmeyen iç savaşlardan ve kabileler arası şiddet eylemlerinden yorgun düşen fakir Orta Afrika ülkelerinde, zorla evlerinden kaçırılarak önce uyuşturucuya ve işkenceye sonra da insan öldürmeye alıştırılan ya da –eski adıyla Burma– Myanmar’da olduğu üzere mayın tespiti, sabotaj, casusluk faaliyetlerinde kullanılan diğer çocukların trajik hikayeleri için söyleyebilmek pek mümkün görünmüyor. Bu insanlık dışı uygulamalardan kız çocukları da nasibini alıyor. Zorla silah altına alınan kız çocuklarının karşılaştığı tecavüz, cinsel kölelik ve istismar vakaları hiç de az değil. Örneğin, Sri Lanka’da, şüphe çekmeyecekleri gerekçesiyle intihar bombacısı olarak kullanılıyorlar.