bildirgec.org

baltık hakkında tüm yazılar

Litvanya Günlerim -2-

juki | 18 April 2010 16:35

Başkent Vilnius'un tarihi sokaklarından Traku.
Başkent Vilnius’un tarihi sokaklarından Traku.

İlk gün Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta elimde harita geziyorum. Her sokağın başında bir daha bakıyorum haritaya. Bir de gizli gizli bakıyorum haritaya, erkekliğe şey sürmeyeceğim ya. Ben her yeri bilmek zorundayım ya. Sanki tipimden anlaşılmıyor oraların yabancısı olduğum. Gariplik işte.Kayserili bir arkadaşım vardı. O, benden 2 hafta önce varmıştı Litvanya’ya. Bana alışamadığını söylüyor, çok yalnızlık çekiyordu. Ben de onun yalnızlığına ortak oldum ve beraberce dolaşmaya başladık Vilnius’u. Bu arada okula gitmiyor muyum? Gidiyorum elbet, haftaiçi okul oluyor, okul çıkışı kayboluyorum sonra haritaya bakıp gene buluyorum yurdun yolunu. Aslında öyle kayboluncak bir yer de değil. Ufacık bir yer. Bizim Beyoğlu ilçesi kadar ya var ya yok. Adı başkent.İlk günler cebimde az para var. O zamanlar henüz Erasmus programı kapsamında alacağım hibe hesabıma yatmamıştı. Baktım para yetişecek gibi değil. Bir tava, bir ayçiçek yağı ve 10 yumurta aldım. Paso yumurtayla besleniyorum. Her gün 1 paket de ekmek (400 gram kadar dilimlenmiş ekmekler). Öyle sefil bir 15 gün geçirdim.Yurtta benden başka 2 tane daha Türk var ama onlardan birinin alkol almaktan başı dönmüş, uyanıyor, sızıyor ve tekrar uyuyor. Adamın hayatı böyle. Diğeri de yurdun üst katında kalan Muşlu bir adam. Kendisi 5-6 sene evvelsi Litvanya’ya gelmiş ve bir Litvanla evlenmiş, ardından boşanmışlar ve o da işsiz güçsüz hayat mücadelesi vermeye başlamış o yurt odasında. O tek kalıyordu, benim geldiğime çok sevindi. Diğer alkolik arkadaşa pek kanım ısınmadı gel hemşerim dedi. O abiyle yurdun üst katında takılıyoruz. O bana Litvanya’yı tanıtıyor falan.

Kaldığım yurtta ise oranın yerlileri ve Polonyalılar çoğunluktaydı. 5 tane de Çekli vardı. Onun dışında 1 Alman ve 1 Slovak vardı. Biz, yabancı öğrenciler hep aynı katta kalıyorduk. Bunlar akşamları litrelerce içki alır, kağıt oynarlardı. Ben de ilk başta oturdum kağıt oynadım onlarla ama bir noktadan sonra sıktı. Hem ben alkol kullanmıyorum. Bu adamlar ise sabah 4’e 5’e kadar içiyor azıtıyorlardı. Daha sonra bu adamlarla ilişkilerimi azalttım. Merhaba, merhaba ilişkisine döndü. Ara ara futbol oynamaya gidiyorduk beraber. Litvanlar futboldan anlamıyor, bizden başka top oynayan da yok. Mecburen beraber maç yapıyorduk.

Litvanya’ya gittim ben…

juki | 17 April 2010 10:44

Litvanya-Vilnius
Litvanya-Vilnius

Şöyle bir baktım da hafif’e, baya zaman olmuş yazmayalı. En son nerede kalmıştık. Son olarak ben Erasmus programı için Litvanya’ya gidiyordum. Vize için Ankara’ya gitmiştim, Avrupa hakkında araştırmalar yapmış ve bu araştırmaların sonuçlarını ortaya koymuştum. Litvanya’ya gittim, orada 4 ay kaldım. 2 gün Almanya/Bremen’de ve 5 gün de Hollanda’nın Gelderland bölgesindeki Tiel kasabasında kaldıktan sonra döndüm Türkiye’ye…

Neler yaşamadım ki… Çok uzun bir yazı dizisi olacak bu. İlgilenenler varsın çıksın bu yolculuğa yeniden…

Sveiki Riga!

tutkinjsh | 03 June 2007 20:42

Riga baltık şehirlere arasında tarihi, yaşam tarzı ve mimarisiyle tartışmasız en ilginç olanı. Riga’nın muhteşem mimarisinin sizi etkilememesi gerçekten çok zor. Şehirde öylesine bir mimari bütünlük yakalanmış ki renkler farklı olsa da biçimler aynı olduğundan neresine bakarsanız bakın içinizi açan bir şehir çıkmış ortaya. Riga’nın merkezinde bir özgürlük anıtı var. Adı “Milda“. Bu anıttaki üç yıldız Letonya’nın üç bölgesi Kurzeme, Latgale ve Vidzeme’i ve onların bağımsızlığını temsil ediyor. Anıtın hemen etrafındaki Daugava nehrinde kano yapan insanları görmek mümkün.

Riga’yla ilgili ilginç bir anektod da ilk Noel ağacı süslemesinin Riga’da yapılmış olması. 1500 lü yıllardan birinde iç mekanlarda eğlencelerini bastıramayan insanlar kendilerini dışarı atar ve bir çam ağacının etrafında dans ederek ellerindekileri çam ağacına takarlar. En sonunda da çam ağacını yakarlar. Bu olay tarihteki ilk çam ağacı süslemesi sayılır.