Fazla eski değil, iki yıl öncesine kadar, çekilen her yeni yerli korku filminin tanıtımında: “İlk Türk korku filmini kotardık, ülkemize hayırlı olsun” gibisinden demeçler verilirdi. Böylelikle, ilk Türk korku filmlerinin sayısı on adeti falan bulmuştu..

Münferit’ i yapanlar belki böyle bir iddiayla ortaya çıkmadılar ama onun takdimini de -naçizane- ben yapayım: “İşte karşınızda, ilk Türk Kara Film’ i, hatta kapkara filmi..”

Bu film, “Hollywood’ da var da neden biz de yok?.” sorunsalımız temelinde, ‘seri katilli yerli film’ eksikliğimize doğrudan değilse de dolaylı bir şekilde çözüm bulmaya çalışıyor..
Yani, -hem milli hasletlerimize daha uygun olarak- ilk, ‘Seri Tecavüzcülü Türk Filmi’ açığımızı da bu şekilde gideriyor.
Tamam, henüz yerli ‘Hannibal Lecter‘ imizi bulamadık ama ondan hiç de eksik kalmayacak bir ‘Telefoncu Bekir‘ imiz oldu.. Ki kendisi, kocaman kulaklıklarıyla, ‘tüplü ve Oscarlı’ Anton Chigurh seviyesinde etrafa gerilim saçabilen, çevreyi psikopat gözlerle süzerek kadınların büyük kabusu olabilen bir anti-kahramanımızdır artık..