onu hiç tanımadım sadece doğduğunu biliyorum,babası sevinçliydi bir oğlum oldu demişti gözlerinin içi parlayarak
oh ne iyi çok istiyordun ya geceleri koklarsın doya doya hepsi pudra kokar onların insanı herşeyden sıyıran
bir güce sahiptir bebek teni,aradan yıllar geçti bazı insanlarla şadece bazı zamanlarda mekanın ve zamanın
aynı düzeni içinde karşılaşırız sanki bir sonraki karşılaşmada iki tarafda yabancılık çekmesin diye o sokaklar ve
çehresi hiç değişmez hazır tutulur bir kenarda,selam nasılsın dediğim anda boğuk bir sesle iyi değilim oğlum
kan kanseri oldu doğduktan hemen kısa bir süre sonra daha önce söylediğim cümleler geldi aklıma çok istiyordun,ne
güzel pudra kokar onların tenleri…zor geldi yutkunmak istedim sözcükleri bozmak istedim 0 değişmeyen çehreyi
hiç karşılaşmasaydık hatta hiç tanışmasaydık her zaman beni en çok yıkan beni en çok sevindiren herşeylerini
gözlerinde taşıyan insanlardır.Karşımdaki adam alevden sıcak kardan soğuk gözlere sahipti o gözler başka birinin
uykusunu uyur başka birinin gördükleriyle ilgilenir,sadece gözyaşları yüreğinde biriktiğinde bu adama gözlerinin ona
ait olduğunu hissettirir haldeydi,tanımadığım pudra kokan o tenin içinde başka bir canlı türü yaşıyor,kendilerine buldukları
taze bedenin içinde çoğalarak egemenlik kuruyor,yargılanamaz küfredilemez olmanın tadını çıkartıyorlardı.onun meraklı
bakışları,sınırsız yaşam kredisini özgürce kullanma hakkı elinden alınmıştı habersizdi.Kimseye ölüm hakkında tek bir soru
sormadan kafasında yaşanmamış hikayeleri,sevinçleri emekleyerek çıkacağı merdivenden aşağı itilmışti çabucak…
Çok uzun zaman düşündüm üzerinde yaşamın içini neyle dolduruyorsun kimsin?hayattan hiç alacağım olmasın istemiyorum,
gökyüzü altındayım bununla yetineceğim,