bildirgec.org

Bir çoğumuzun bilmeden, az birazımızın da bilerek uyguladığı bir yöntemdir lifehack.ing. Kısaca, hayatımızı kolaylaştıran basit numaralardır.

Bu ön bilgiden sonra metroyu sık kullananların çok işine yarayacak lifehacking yöntemine geçelim. Metroyu beklerken kapı önündekiler hep bir adım öndedir, bu nedenle hep kapı önünü tutturmaya çalışırız ve sadece şanslı ya da kurnaz olan bir kaçımız başarılı oluruz. %100 kapı önünü tutturmak için kafamızı sarı çizgiden sarkıtıp sarı çizgi ile tren arasındaki döşemeyi boydan boya süzüyoruz ve yandan bakınca toz bulutu gibi gözüken, yıpranmış ve bir o kadar da mağrur duran fayanslara doğru yol alıyoruz. Evet, metroya açılan zaman-mekan tünelinin kapısı onlar.

İğne yaparken damarı bulamayan acemi ya da uzman hemşireler tarafından, şu an iğne fobisine sahip olan çoğumuzun kolu delik deşik veya mosmor edilmiştir mutlaka. Artık korkularımızın bir kısmıyla yüzleşebiliriz. Zira teknoloji biz iğne olurken elimizden tutup kolumuzu aydınlatacak.

Damar gösterici ışık, vücudumuzda deydiği yerin adeta karayolu haritası gibi damaryolu haritasını çıkarıyor. Bu sayede iğnelerin sapma şansı sıfıra iniyor. Resim ve videolara şurdan bakabilirsiniz.

Güney Afrika’da geçen yıl yaklaşık 13.000 araba hırsızlığı vakası olunca, güvenlik firmaları hırsızları korkutup kaçıran aygıtları bir kenara bırakıp daha vahşi yöntemler aramışlar ve sonunda tüyler ürperten bir çözüm olarak arabanın iki yanına alev makinesi koymaya karar vermişler. Konu mankenli video’yu izleyince durumun ne kadar vahim olduğunu anlayacaksınız. Neyseki sene henüz 2006, ilerde yapılacakları düşünemiyorum bile.

Çatınıza, pencerenize veya bahçe duvarınıza kuşların konmasından feci rahatsızlık duyan hafif psikopat ve takıntılı bir kişiliğiniz mi var? Ne bu saatten sonra kuşların neslini tüketebilir, ne de bu yaştan sonra karakterinizi değiştirebilirsiniz. O halde çözüm herzaman olduğu gibi klavyenize bağlı bilgisayarınızın modeminin ucunda, buyrun size kuşkonmaz. (arabanızı ve kafanızı kuşların gazabından koruyacak bir ürün icat edilmedi ne yazıkki) Yanında da sinek kaçıran bedava.

Suyla çalışan araba olur da, suyla çalışan saat olmaz mı hiç? Olur, hem de çiçeklere oranla daha az su harcar, bunun yanısıra size saati de söyler ve hatta suyunu eksik etmezseniz hiç geri bile kalmaz.

2 ayda bir sulamanız yeterli (tabi terkosla değil de içme suyuyla). Bazı hususlarda dikkatli olmanız gerek. Alarmını fazla çaldırıp su kaynattırmayın, soğuk yere koyup buz tutturmayın veya mutfağa gitmeye üşenipte suyundan içmeyin, aman dikkat.

Titiz olanlara müjde, olmayanlara ise şimdilik selam.
Fazla detaylı anlatım mide bulandırabileceğinden dolayı hemen konuya geçeyim. Sahip olduğu, iki parmak beygiri gücündeki motoru sayesinde kapağını el değmeden otomatik olarak açabilen klozet yapmışlar.

Geçen sene başka bir firma tarafından benzeri yapılmıştı ama nedense ürünü sitelerinden kaldırmışlar. Pek tutulmadı sanırım.

Filmleri 3 boyutlu izleyebiliyoruz, sesleri sanki filmin içindeymiş gibi yandan, arkadan duyabiliyoruz, bazı hareketli sahnelerde oturduğumuz koltuk bile titreşiyor. Algılayamadığımız tek şey koku.

kendisi 7 kuşaktan beri japon olan Takamichi Nakamoto, kokladığı bütün kokuları aynen üreten bir elektronik burun yapmıştı. Önümüzdeki 20 yıl içersinde bu teknolojiyi kablolu tv’de kullanılabilir hale getirmeyi planlıyorlarmış.

Çayda küp şeker oluyor da sahanda küp yumurta neden olmasın?

Sekizinci üst-uzayda galaktik mezdeke diye adlandırabileceğimiz bir arge bölümü olsaydı, ancak onlar bunu yapabilrlerdi diyorsunuz ama yanılıyorsunuz. 2000li yılları yaşayan dünyamızda da artık mümkün. Yumurtaları haşladıktan sonra kabuğun soyup küpürteç’te bekletiyorsunuz, çıkardığınızda küp küp yumurtalarınız oluyor.

Gadget’ların en büyük özelliği ve güzelliği, onlardan bir tane yapmak için ileri düzey teknolojiye değil, tilki gibi çalışan bir beyne sahip olmaktır. Buna basit bir örnek vermek gerekirse; bilgisayar başında çok vakit geçirenlerin çoğunun göbekli olmasından yola çıkarak dizayn edilmiş göbek-üstü klavyeli bir bilgisayar masası. Göbek altında ise bir bisiklet var, internette sörf yaparken bir yandan da yerinizden bile kalkmadan sporunuzu yapabiliyorsunuz.

Bülbülü altın kafese koymuşlar, ah vatanım vah vatanım demiş, sonra bu sesi kaydedip “ah vatanım“, “garip bülbül“, “firili fürülü cik cük” diye bir sürü albüm çıkarmışlar. Kuş seslerinin verdiği huzur katsayısını dolarla çarpınca ortaya çıkan rakam çok yüksek olmasa da büyüklerimizin dediği gibi, bereket versin.

Sonra bakmışlar ki bu işten üç beş bir şey kazanılıyor, kuş bulamayan ya da yetiştiremeyen insanlar kendileri kuş olup şarkılar yapmışlar ve gariptir ki bu şarkılar da tutulmuş. Günümüzde de benzer örnekleri yok değil, misal air – alpha beta gaga. Şarkının bu kadar çok tutulması karşısında, şaşkınlıktan grup elemanlarının gözlerinden üçbuçuk metre kadar su fışkırmış.