Kadın, martının, içini gıcıklayan çığlığıyla uyandı o sabah..Sinirlendi, doğa da bir yere kadardı..Doğal yaşamanın da, bir sonu olmalıydı..Atıştırma şeklinde kahvaltısını yaptıktan sonra, koşmak üzere, evinin arkasındaki ormana doğru yola çıktı..Hava, serin olmakla birlikte, sabah güneşi yüzünü yakıyordu, ama o önlemini alıp güneş koruyucusunu, evden çıkmadan 20 dakika kadar evvel, sürmüştü..Aslında o daha önce, cilde zarar vermeyen yıkama jeliyle yüzünü de yıkamıştı ki, bu konuda detaya girmesine gerek yoktu, girince çıkamayacağını biliyordu..Çevreyi çok iyi tanımadığı için, herzaman izlediği yolun dışına çıkmak istemedi.Aklında, bin bir düşünce ile hafif adımlarla ilerlerken, bütün sıkıntı ve hüzünlerin, yeni icat edilmiş bir kremle giderilebilir olmasını düşündü ve gülümsedi..O an ülkesi geldi aklına, orman, genelde, gazetelere haber olan, bir sürü tecavüzcülerle doluydu..Oysa, şu an rahat olmaması için bir sebebi yoktu..Derken, tam arkasın da, garip bir hışırtı duydu,- Hadi, canım dedi, kendi kendine.. O an anneannesinin bir kaç cümlesi geldi aklına..-Bilmediğin yola yalnız çıkmayacaksın.-Sürüden ayrılanı kurt kapar.-En kısa yol, kendi bildiğin yoldur.Neden böyle paranoyak duygularla yetiştirtirildiğini düşündü..Arabadan inerken ve ona binerken, çevresine ve altına bakardı..Sanırım orada çocuklarının güvenini önce aileleri ellerinden alıyorlardı, neden hep temkinli olunmak zorunluluğu vardı..Bu düşünceler arasındayken o garip sesleri yine duydu..Önce önemsemedi, Ona öyle geliyordu..Hayat korkuların üzerine gitmesi gerektiğini öğretmişti ki, ani bir şekilde karşısına çıkan, dev zencinin sabitlenemeyen patlak gözlerini görene kadar..Üzerine gittiğinde, Belgrat orman faciasının en hazin versiyonu olacağından emindi..Ters yönde, hızını alarak koşmaya başladı..Bu zenci ona, neden zarar vermek istiyor olabilirdi, oysa ki o caz sever, arkadaşları arasında zencilerin cinsel organ boyutlarıyla ilgili onlarca espri üretir en fazla kendisi gülerdi..Fazla gülmek iyi değil de derdi, anneannesi..Ne kadar hızlı koşsa da, kalbi adımlarına inat, yerinden fırlayıp, derin deniz diplerine süzülerek iner, bir hal alıyordu.. Köpek balıkları tarafından parçalanmadan, kalbini koruyacak, içine girince hemen kapanacak, bir midye tanesi bile yok muydu..Bilmediği yollara girdi, hala arkasındaydı, bir ayağının aksak olduğunu farketti..Orman, çıkışı olmayan labirent gibiydi, zavallı fareleri düşünüp, aslında bilim diye sayıkladığı hadisenin, çok acımasız olduğunu düşündü, minik fare adına..Biri el atIp onu çıkarsaydı, o eli öpse öpse, başının üzerine koysaydı, ömrü boyunca..o da olmadı, ağaç taklidi mi yapsaydı..Kaç kaç nereye kadar, dedi kendisine, Acaba zenci onu yakaladığında ne yapsaydı, şiddetli bir Osmanlı tokat ı atıp, ” Sen benim Osmanlı torunu olduğumu biliyor musun” mu deseydi..Kim takardı Osmanlıyı..Yeterince yorulmuştu artık, atlı bir prense ihtiyacı vardı, ama bu hakkını evlenirken kullandığını hatırladı..Acaba, Ormanda kurtla karşılaşacağını bilse kırmızı başlıklı kız hiç yola çıkar mıydı, ölsündü bilmiş anneannesi açlıktan, bu korkuyu yaşamaktansa..Derken çöldeki serap gibi, dev bir tren istasyonunun ucunu gördü..Bu istasyonu biliyordu..Koşmaya devam etti..Arkasına baktı kimse yoktu, rahat bir nefes aldı..Bitkin bir şekilde evine döndü, kurtulmuştu, bu yaşadığı hesapsız korku da neyin nesiydi. Güzel bir dönemde, nereden çıkmıştı karşısına..Kapı çaldı o an. Hayır bu imkansızdı, kim olduğunu anlamak için ekrandan baktı, Polisti.-Bayan bu civarlarda iri, 2 metre boyu olan tuhaf halli, siyah pardesülü bir zenci gördünüz mü-Evet , hayır gördüm, beni kovaladı, saatlerce, bir ayağı aksaktı.-2 gündür akıl hastanesinden kaçan bir zenciyi arıyoruz, tehlikeli, sanırım bu o, bu arada aksak birini seçmiş, kendine kişilik olarak,Şanslısınız.Bu durumda sabah martısına teşekkür borçluydu kız..
yorumlar
Katılıyorum..
pbk, bu kısmı anlayamadım ben…
Devamı yok harmetdef, başka bir macerada görüşmek üzere..Bu arada, ” Yeşil yol ” filmini anımsatmasına sevindim..:))
Kelebekçim;En can alıcı noktası bu hikayenin, biraz düşün bakalım, ne demek istediğimi, söylersem gizemi kaybolur, anlayan arkadaşlar vardır belki..
yazı güzel ama resimlerde kaynak olayına çok değinmişti bazı arkadaşlar bura da öyle bir eleştiri göremedim. BEnde fotolarda kaynak göstermiyordum ama madem bu önemli bir konu bundan sonra belirtiyim deim.
Kaynaklı gönderdim yazıyı, moderyşın basamamış sanırım..
ellerinize sağlık yazı çok güzel o halde
Teşekkürler Taha..Majo, hadi yaa, üzüldüm bak şimdi, o kadar mı kötü buldun, yazarken çok heyecanlanmıştım oysaki..
Hayat bile inişli çıkışlı Majo, robot değilim ki, hep aynı olayım..Okul hayatım da öyle oldu hep, bir takdir, bir ……
Ammada atmışsın Harmetdef, hatta sırf hayal gücü olmuşsun, zenci var gerçekten, kız da var..
Son paragrafla beraber, yazıdaki kabus durumu bir anda fıkraya dönüvermiş, leziz olmuş.Osmanlı ordusu sadece delilerden oluşmuyordu, akıncılar da vardı. Böyle bir durumda güçlüyü oynamak yerine hızlıyı oynayıp topuklamak daha mantıklı sanırım. ki zaten öyle yapmışsın.devamını bekliyoruz denmiş ama umarım devamı olmaz 🙂
Resimde bale yapan bayanı görebilen var mı :))
çok güzel olmuş pbk. fekat yazılar arasındaki zaman gittikçe uzuyor gibi şekerim.Kelebekcim, sanırım bu zenci arkadaşımız her kurbanına farklı kişilikte saldırıyor, bu bayanın payına da aksak rolü denk gelmiş, martılar ve doğa kadından (melek babında) yana sanıyorumki :))resimdeki balerini bende gördüm.ama önce tiçır gördü.
Eline sağlık süperrrrrrrrdiiiiii.tuttum valla.
mucizemsin’cim (pek bi komik oldu bu hitap yau:))
yerine,
yazılsaymış şıpadanak anlarmışım :))
” winmaker DİYOR Kİ, (30 Nisan 2009 09:07) Böyle bir durumda güçlüyü oynamak yerine hızlıyı oynayıp topuklamak daha mantıklı sanırım. ki zaten öyle yapmışsın.”Korkmak, bazen son derece normaldir, hatta hayatını kurtarabilir. Erkekler de cesaretini göstermeden önce mukayese etmeliler..Bu adam beni döver, topukla demeliler..:))Tea; sesini çıkarma, o benim..Mucizemsin, güzel bir yorum gelmiş, zenci bu rolü benimsemeseymiş, bayanın hiç şansı yokmuş..Kelebekçim, böbeğm, iki cümle arasında 7 farkı bulamadım, tatlıcım..Deelalim, beğenmene sevindim, en azından hikayemi iyi bulanlar olmuş..
Hoş ve akıcı sonuna ir solukta gelmek ayrı bir keyif eline sağlık arkadaşım.
Pillibebek ben daha önce bunu okumamıştım, güzel bir kurgu olmuş özellikle şu kısma bayıldım;-2 gündür akıl hastanesinden kaçan bir zenciyi arıyoruz, tehlikeli, sanırım bu o, bu arada aksak birini seçmiş, kendine kişilik olarak, Şanslısınız.ama kelebeklerözgürdün dediğin gibi bir kullanım daha iyi olurmuş gibi geldi bana da.
Gülsey, beğendiğin için çok teşekkürler, yeni maceraları yazmaya devam edeceğim..Galanthus; sürekli kullandığım İngilizce ve flemenkçe den dolayı türkçe de cümle bozulmaları yaşıyorum..Bu konuda baştan söylenenlere inanmamıştım ama buradan da görülüyor ki doğruymuş..Oysaki 2 yıl öncesine kadar gayet güzel Türkçe konuşan biriydim..
daha çok türkçe okursan sanırım atlatılır bir durum, ama orada türkçe kitap bulabiliyor musun?
Kendi kitaplarımı getirdim de işime yaramıyor, şu anda..Nasıl derler Türkçe, evet evet okumaya çalışacağım..:))
:)) sözlük götürseydin keşke bi de , sçzlük okumak belki daha çok işe yarar
Sözlük ü yıllarca elimden düşürmedim, küçükcük çantalarımda bile, imla klavuzu ile dolaşan biriydim ben..Nereden nereye işte..
arada bir dilde deformasyonlar olabilir. don’t panic:) ama sözlük okuman çok iyi bir şey.bende eskiden okurdum, şimdi eskisi gibi ilgilenemiyorum.
bu fotoğraf yanılmıyorsam serdarsabrinin yazılarının birinde de kullanılmıştı.
yazınız çok güzel.
Daha iyileri de var, tesekkurler..
beğendim
Sevindim. Ben en cok “Piller ve Bebekler” i seviyorum”, onu da okursan belki daha cok begenirsin..