Bildirgeç‘te konusuna uzunca yorumlar yapılınca “madem 12 monkey filmini seyredeceğim, oturup biraz zaman yolculuğu üzerine kafa yorayım” dedim. Hafif’e çok nadir yazmaya değer şeyler bulup yazıyorum; bu da onlardan biri ve yine uydurduğum, kafadan attığım, saçmaladığım teorilerden.Daha evvel “Sonsuz, zaman ve dart“ı yazdığımda, bundan tam 4 yıl önce yani… tamam, daha heyecanlıydım. Şimdi o günlerden kalma pek bir heyecanım yok ama o gün aklıma takıldığında, uzun uzun düşünüp açıklamadığım bazı şeyler var. Evet, aklıma yıllardır takılan onlarca soru var ve bazıları 3-4 yıldan çok daha uzun süredir takılmakta. :)”Sonsuz, zaman ve dart” yazısında özetle şunları ifade etmeye çalışmıştım. Grafikle gösterirsem, daha kolay özetleyeceğimi sanıyorum:
Burada mavi dikine çizgiler herhangi bir ana ait sonsuzluk düzlemini ifade ediyor. Aslında işin garibi, bu düzlemler yok. Sadece varolduklarını varsayabiliyorum ama sonsuz olma ihtimalleri var.Göreceli zaman ise uzayın farklı yerlerinde farklı hızlarda aktığını bildiğimiz zamanın, bu olasılık düzlemini herhangi bir anda delip geçtiği zaman.Görecesiz zaman kaydedilmiş, varolmuş, olmuş bitmiş bir zaman dilimi. O yüzden, bir andan bir ana geçerken sayılamasa bile ölçülebildiğini varsayıyoruz.
Mavi noktacıklar ise herhangi bir ana ait sonsuzluk düzlemlerini delip geçen ve varolan olaylar. Nokta ile ifade ettiğime bakmayın, bütün olayları temsil ediyorlar. Yani bir an için benim tuşa basmam, kalbimin atışı ve Amerika’daki bir nüklüer reaktördeki atomun yörüngesinde elektronun dönüşü dahil o an için evren olmuş olan bütün olayları.
Turuncu noktacıklar ise varolmamış ama sonsuzluk düzlemlerine ait diğer anlık olasılıkları ifade ediyor. Yani benim kalbim atar ama bastığım tul o an için alternatif olarak çalışmayabilir gibi alternatif bir anlık gerçekliği gösteriyorlar ve bunlarda düzleme ait olduklarından haliyle sonsuz ihtimaldeler.
İşte dört yıl önceki yazımda vardığım sonuçlar bu açıklamalar ve grafik eşliğinde şöyleydi:- Zaman bir ana ait olasılıkları temsil eden ve paralel olan sonsuzluklara dik bir uzanım.- Eğer bir şey durursa, zamanla ilişkisi olmayan bir yerde varolmak zorunda. Bu yüzden evrende her şey, varolabilmek için hareket etmek zorunda.- Bildiğimiz zaman dışında, sonsuz tane daha zaman farklı boyutlarda akıyor olabilir. Çünkü anlık sonsuzluk düzlemleri, sonsuz anlık olasılığa da sahip.- Göreceli zaman uzayda farklı hızlarda aktığından dolayı, görecesiz zamana farklı boyutlarda akan zaman şu andaki daha bizim geçtiğimiz sonsuzluk düzlemlerine göre öndeki ya da arkadaki sonsuzluk düzlemlerinde olabilir. Yani bizim bulunduğumuz tarih alternatif boyutlarda aslında geçmiş ya da gelecek olabilir.İşte burada, zaman yolculuğu kavramı için bazı bulgular elde ediyor da olabiliriz. Bildiğiniz paradokslar aslında bu noktada çürüyor. Yani “Vay efendim, geçmişe gidip annemi öldürürsem, ben doğamam. Peki, nasıl gittim geçmişe de annemi öldürdüm?” diyemiyorsunuz. Çünkü alternatif sonsuzluk düzlemlerinden farklı yerlerde oluyorsunuz. Aslında gittiğiniz geçmişte öldüreceğiniz anneniz, sizin anneniz olmuyor. Sizin orada var olmanız o an varolan ve hareket eden herşeyin düzenini değiştirdiğinden, zamanda sonsuz olasılık düzlemlerinden farklı yerlerden akıyor.Tüm benzeri paradokslar bu noktada çürüyor arkadaşlar. O kadar net söylüyorum, aranızda gülenler var çok ayıp. :)Özetle, bu yazımda 4 yıl önceki kanıtlanmamış teorilerime dayanarak diyorum ki zaman yolculuğu ihtimali filmlerde gördüğünüz paradokslar ile çürütülemez. Mashar Alanson’un dediği gibi “benim hala umudum” var. 🙂
yorumlar
özetle, bu ahkam kesişimde 4 yıl önceki kanıtlanmamış teorilerine dayanmayarak diyorum ki: zaman yolculuğu ihtimali filmlerde gördüğümüz paradokslar ile çürütülebilir. hatta film seyretmeye bilem gerek yok, çürüttüm gitti.ışınla beni skati.
bunu anlayamadım. mesela x gezegende hayat varsa oradaki zaman düzleminin daha farklı olduğunu mu söylüyorsunuz. bilim adamlarının elinde bununla ilgili bir kanıt var mı? yazınız güzel ve açıklayıcı olmuş. fizik bilgim bunun için yeterli olmadığından sadece okumakla ilgilenebildim. zamanda yolculuk ise hayal olsa bile benim de hoşuma gidiyor.
çok eski bir zamanda oluşan bir kırmızı nokta ile dünyadaki yaşamın sona ermiş olduğunu düşünürsek ki senin yazına göre bu olabilir. ozaman sen bulunduğun evrenden o evrene geçtiğinde ne ile karşılaşacağını bilemezsin. kelebek etkisi denen olayın milyon hatta milyar yıllar içerisinde ne gibi değişikliklere sebep olabileceği konusunda fikrin varmı. mesela evrenin ilk oluşumu esnasında sonsuz olasılıkta seçenekler var diyelim ve bunların hepsi için sonsuz sayıda evren-zaman oluştuğunu varsayalım. şimdi bizim bu olasılıklar içinde bir yerde var olmuş olmamız acaba diğer olasılıklardan birindede var olabileceğimizi gösterirmi. hadi oldu diyelim bunun hangi evren-zaman çizgisinde oluştuğunu (sonsuz olasılıktan bahsediyorum yani sonsuz tane kırmızı nokta var) nasıl bulabiliriz.
yazmış olduğun konu aslında zamanda yolculuk konusunun dışında kalıyor. yazdığın konu uzak mesafelere yolculuk etmek hakkında olabilir. karadelikler, kurt delikleri gibi evren ve zaman içerisinde seyahat edebileceğin sistemler bulman lazım. buradada çeşitli teoriler senin teorini çürütür. bunların başında zamada yolculuk yapılmasını inkansız olarak gören Albert Einstein var.”Bir de işin şu boyutu vardırki akla mantığa aykırı gelmez. Albert Einstein’a göre bir cisim hızlandıkça zaman genişler. Bu, zamanın o cisme göre yavaşlaması demektir. Teoriye göre ışık hızına yaklaşan bir cisim için zaman neredeyse durur. Yani Albert Einstein’a göre aynı yaştaki iki kişiden birisini ışık hızına yakın hızlarda giden bir roketle uzaya göndersek ve bu roket dünya zamanı ile 40 yıl sonra geri dönse, roket içindeki adam dünyadakine göre çok genç olacaktır. Bu da bir nevi zamanda yolculuktur. Zaman sadece hıza bağlı olarak değil çekim kuvvetine bağlı olarak ta değişim gösterir. Bu ilginç yaklaşıma göre de, yerçekiminin daha fazla olduğu deniz seviyesine yakın yerlerde yaşayan insanlar için zamanın, yerçekiminin az olduğu yüksek dağlık bölgelerde yaşayan insanlara göre daha yavaş geçtiğidir. Tabi dünya üzerindeki bu fark çok küçüktür”ayrıca”Eğer zamanda yolculuk mümkün olsaydı, neden bugün gelecekten gelmiş zaman yolcularıyla karşılaşmıyoruz?” bunuda Albert Einstein syölmiştir.
Albert Einstein’nın izafiyet teorisine göre “Eğer bir cisim ışık hızında ilerliyorsa,yanından geçen zaman yavaşlıyacaktır.Yani başka bir değişle, cisim ışık hızına ulaştığızaman, içinde bulunduğu zaman kavramı duracak ve bir zamansızlık boyutunda yeralacaktır.Bunun oluşması için cismin saniyede 300,000 km.hızla gitmesi gerekmektedir.
Fakat günümüzde,herhangi bir cismin saniyede 300,000 km.hıza ulaşabilmesitamamen imkansız.Cisim hızlandıkça kütlesi artacaktır.Ve cismi dahada hızlandırmakiçin her defasında çok daha büyük bir kuvvete ihtiyaç olacaktır.Günümüzde hiçbir bilimadamı bunun nasıl yapılacağını bilmiyor.
bu teoride aslında sana özgü bir teori değil. biraz arştırma yaparsan paralel uzay zamanları hakkında daha ayrıntılı görüşler bulabilirsin.
Zamanda yolculuk asla mümkün değildir.Geçmişte yaşanmış bir şeyin değiştilmesi sağlanırsa, değiştirilecek şey kalmayacağı için değiştirme fiilide kalmayacaktır. O halde aslında hiç değişmemiş olacaktır.Yaşadığımız ve yaşanacak tüm şeyler aslında kesindir. Başka türlü olması da mümkün değildir.Ayrıca bunu dini haberlere de (kader) uygundur. Mantığına da uygundur.Bildirgecte söylediğim gibi, olay sadece zaman değişimi de değildir, aynı zamanda mekan değişimidirde. Zira herşey hareket etmektedir. bir yıl önce, vega galaksisine göre, güneşe göre, aya göre, marsa göre, samanyolunun merkezine göre, dünyanın konumunu bulmak, bulmuş olsak bile oraya ışınlanmak gerekecektir. Olay tamamen paradoksa bağlanacaktır. Yani mekan olgusuda zaman olgusu kadar karmaşıktır.
İlk olarak şunu söylemek isterim ki bu ve diğer bloglarımı kesinlikle eğlenmek için yazıyorum. Yani teori dediğime bile bakmayın, zihin egzersizi bile sayılmaz. Sadece bu konuda hayal kuruyorum ve gerçeklerle ilişkilendirmeye çalışıyorum. Paranoyak kadar ciddi değil ama bir çizgiroman yazarı kadar ulvi amaçlarım vardır. Yoksa ben ne izafiyet teorisi gibi teorilere hakim bir fizikçi, ne de bir eşitsizliği çarpanlara ayırmayı başaran bir matematikçi değilim. Bu bakımdan her ne kadar çok itici bir yorum gelmemiş olsa da, yarı yarıya hayal kurduğumu varsayarsak ve bunun dinen bir günahı yoksa aforoz girişimlerinde bulunmazsanız sevinirim. :)@devinim71
x ile farklı bir zaman boyutunu kastediyorsan ve görecesiz zamana göre aynı zaman düzleminde olduğunu varsayıyorsan ( grafikte görecesiz zamanı dikey kesen mavi çizgilerdeki iki ayrı nokta da evrenin tamamının kesinlikle farklı bir hareket hali aldığını söylüyorum ) evet görecesiz zamanıda farklı yaşıyorlar. Yani görecesiz zamana göre aynı sonsuzluk düzleminde var olabilecek alternatif dünyalar bizden çok daha ilerde ya da çok daha geride bir zamanda da olabilirler.yok eğer sen mars ve dünyanın arasında bir zaman göreceliliği var diyorsan bana göre ve pek insana göre de evrende farklı iki nokta aynı zamanda farklı iki zaman demek.tüm arkadaşlara yorumları için teşekkür ederim.
güzel konuydu benim hoşuma gitti herzaman böyle çalışmalarını bekliyoruz.
bence evrendeki tüm maddeyi, enerjiyi, temel parçacıkları, yani evrende bildiğimiz yada şu an bilemediğimiz ne varsa, bunları bir an önceki durumlarına getirebilirsen, geçmişe de gidebilirsin…
görecesiz zaman maddeye bağımsız zamansa, o zaman, o, zaman değildir gibime geldi benim. görecesiz zaman diye bir şey var mı?
pratikte evet ama teoride hayır gibi. herşey fotonlardan tutun rüzgara kadar eski haline dönse pratik olarak tüm hareketlilik eski haline döner. Madden herşey geçmişteki gibi olur ve ordan devam eder evet. Ama bu zamanın geçmediği manasına gelmez. Gelmesi için geleceğe gitmek ya da geçmişe gitmek yani o zaman anına ait olmayan birşey göndermek yani boyut değiştirmek gerekir gibi birşey çıkıyor ortaya.
zaten öyle bir zaman yok. sadece hareket anlarını düzlemlerle belirtmek için yazdım. Söylediğimiz zaman anlamı ile alakası yok ama şöyle düşünebiliriz. Ankarada saat 12 ike newyorkta 03 gibi düşünürsek biz yemek yerken onlar aynı anda uykuda olabiliyor. Aynı şekilde göreceli zamana görede adı konmamış bir galakside yıldızın biri ölüyorsa burda da biz yemek yiyor olabiliriz gibi. görecesiz zaman dediğimiz şey zaman değil anı ifade eden bir durum manasında.
zaman sadece hareketin ismidir, her canlı bu hareketin içindedir, aşılması imkansızdır, zamanda yolculuk ancak insanın düşünceleri ve bilinciyle ulaşabileceği bir gerçekliktir. Geçmiş hatırlanır, gelecek tahmin edilir başka bir şey yapılamaz. An sadece “şimdi”dir. Şimdi, geçmiş ve geleceğin birleşmesinden oluşur, geçmiş ve gelecek bir bütünü oluşturan bölünemez yarımlardır. İlk hareket ve zaman kavramının oluşumunun sebebi kendi karşıtı olan hareketsizliktir. Zamansızlık ve hareketsizlik (hiçlik) tamamlayıcısını içinde barındırır. Evrenin devinimi bu karşıtlığın sentezleşmesinden oluşur.Işık saniyede 300.000 km hızla yol alır, bu hız evrenin hız sınırıdır ona ulaşan madde artık ışık olmak zorundadır. Işık düşünemez.
bir düşünce deneyi var zamanın kısa tarihi diye bir kitapta okuduğum bir füze var uzayda bir ışık saniyesi uzunluğunda ve biri tabanda öteki tavanda iki aynı saatli gözlemci. saatlerin saniyeleri aynı aralıklı neyse diyor ki deney: uçtaki gözlemcim bir sn ara ile kıçtakine ışık sinyalleri gönderirse ve bu füze artan bir ivmeyle haraket ederse, kıçtaki gözlemci bu sinyalleri daha kısa periyotlarda alır. kafamı kurcalayan iki saatin de aynı anda çalışıyor olmasına rağmen deneye göre, tabandakinin zamanı daha yavaş yaşamasının, ışığın nasıl olurda basit bağıl hız mantığına sokulabilmesinde. yani bu mantıkla dünyadaki zaman, uzayın daha az kütle çekimli bir yerindekinden daha yavaş akıyor. bu da kitaba göre saatli havuzlu bir deneyle kanıtlanmış 1962’de. havuzun altındaki saat geri kalmış. nasıl yani deyip duruyorum. iki saatte kendi anlarında aynı çalışmakta. iki farkı gözlem noktasında notlar alınca aynı çalışmadıklarını görüyorsun. bir de her şey ışık hızında yada onu referans alan bir zamanda hareket etseydi tek bir zamanımız mı olurdu sorusu var. ışığın kendi zamanı var ve hep aynı. biz onu kendi gözlerimizle yanlışlıyoruz. asıl göreli zaman budur. yok ben de anlamış değilim…
evreni oluşturan madde ve enerji için zamanın bir anlamı yoktur. daha doğrusu evrendeki madde ve enerjinin devinimi ve dönüşümü için zaman gereksizdir. yani evren zamandan bağımsızdır. ölümlü insan için zaman kavramından bağımsız bir düşünce şekli yoktur. ancak bu kavram yardımı ile evreni anlamakta ya da anlamaya çalışmaktadır.
Evrende hareket etmeyen hiç bir şey yoktur ve bu da aslında hareketsiz dediğimiz şeyin evrenin olmayanını kavramlaştırmış insan aklının bir icadı olduğunu anlıyoruz. İnsan karşıtlık yaratmadan düşünemez. Hareketin karşıtı, hareket ortaya çıktıktan sonra bir daha olamaz. Hareketsizlik hareketin yaratıcısıdır ve onu yarattığı anda kendinden bir şeyler kaybeder. Zaman, hareketin hızının, hareketi yapan maddenin aldığı yola bölümüyle ortaya çıkan kavramsal terimdir.Dünya zamanı da bu yüzden dünyanın güneş etrafındaki aldığı yol ve kendi etrafında dönüş hızıyla hesaplanır.Güneş tutulması esnasında ışık bükülür ve daha uzun bir yoldan ilerler çünkü ışık hem parçacık hemde dalga şeklinde hareket edebilir. Burada konu kuantum fiziğine girer ve atomaltı maddecikler fizik kurallarını ihlal edebilirler.Bu uzayda üç boyutlu kütle çekimin sadece maddeye değil ışığa ve enerjiye de hükmettiğini gösterir. Çekim kütleyle sınırlı değildir.Konu çok dağılmadan asıl söylemek istediğim şeye geleceğim.Yaşamadığın bir geçmiş zamana dönemezsin, yaşadığın bir geçmiş zamana dönmek için herhangi bir makineye ihtiyacın yok.Aynı şekilde gelecek insanın kafasındadır onu ne kadar gerçekleştirebilirsen o kadar gelecekte yaşarsın.
madde ve enerji için zamanın anlamı vardır. evrendeki maddelerin oluşmalarıda belirli zamanlarda gerçekleşir. sadece zaman kavramı bizim güneşe dayalı yapmış olduğumuz 24 saatlik dilimden ibaret değildir. evrenin oluşumundan bu güne kadar geçen zaman belkide evrenin 1sn lik dilimi olabilir. şu anki saat kavramını insanlar kendileri uydurmuşlardır. aynen rakamları ve sözcükleri uydurmaları gibi.
birde ışık maddenin farklı bir formu. Einstein’a göre ışık hızına ulaşamayız sadece yaklaşabiliriz. bana görede eğer ışık hızına ulaşabilirsek zaten madde formundan çıkıp ışık formuna dönüşeceğimizdir. ve bu dönüşümden tekrar nasıl geriye dönüşebileceğimiz gerçek bir soru işaretidir.
zaman; algilarımıza ve algilarimiz arasinda yaptigimiz kıyasa dayalı bir kavramdir..insanlarda hafiza denen birsey olmasa zaman kavramıda olmazdi..anlik yasardi..kapiyi acip iceri girdim ve koltuga oturdum..koltuga oturdugun an ile , kapiyi acma anını kıyasladigimda beynimde bir zaman algisi olustu..fakat bu kıyas olmaz ise zaman kavramida olmayacaktir..insan sadece icinde bulundugu an mevcuttur.
Onuncu boyutu anlamak…buyrun, açıklayıcı olabildiğince…
zaman okadar ilginç ki insan beyni belki de zamana hükmedebilir. Yada hükmedemez ama zaman olgusu okadar geniş kapsamlı ki hangi ucundan tutarsan tut uzun uzadıya gidiyor. Burda ki yazını okuduktan sonra bende zaman bükülmesi zaman kayması ile ilgili bir yazı yazdım. yayınlanırsa okumanızı tavsiye ederim.
Gece gökyüzüne baktığımızda gördüğümüz aslında geçmiştir.
Zaman konusu bana kalirsa sadece algi ile aciklanabilecek capta bir olay deil,lincoln barnett in vecizledigi gibi “rengi ayırdedecek bir göz yoksa, renk diye bir şey olmayacağı gibi, zamanı gösterecek bir olay olmadıkça bir an, bir saat ya da bir gün hiçbir şey değildir.” olaya bu perspektiften bakarsak yani algiyi algilamamak yada baska deyisle zamani unutmak-yok saymak gibi bir durum ortaya cikiyor ki bu benim icin insanin varligini yok saymak ile esdeger olur ,yasadigimiz an ile varoldugumuzu dusununce.septik dusunceler bir tarafa beni daha cok enterese eden zaman mekan duzleminde gecmis zamanin nereye akip gittigidir, nasil ki evrendeki seslerin kaybolmayip dolasmasi gibi gecip giden zamanin nereye firar ettigi kafami kurcalar. Tabiki bunu teorik olarak acikmalasi pratige donusmesine yetmiyor.
Zaman konusunu anlamak için kuantum mekaniğini anlamak gerekir. Yakın zamanda uçandaire’de ‘Hugh Everett ve Çoklu Dünyalar Kuramı’ hakkında yazı yayınlanacak okumanızı tavsiye ederim.
güzel bir yazı elinize sağlık
Yıllar sonra facebookta bu videoyu izleyiphttp://www.facebook.com/video/video.php?v=10150100674244684&oid=176343252401668&commentsbu yazıyı andım yine. Ne kadar mutluyum anlatamam 🙂
Düşünen adamları severim. Lakin sevgili zee müsaadenizle videoyu çok da kompleks olmayacak bir şekilde eleştireceğim.İsterseniz başlamadan açın.Hiçlik.Sıfır boyut nokta.Birinci boyut noktaları birleştirir.İkinci boyut kesiştirir3. boyut doğruları katlar dedik.Sonra iki boyutlu bir kağıdı (O nasıl oluyorsa 3 boyutlu mantık çıkmazı) katladık. Düzlemgillerden birini yolculuğa çıkardık. Üçüncü boyutta seyahat etti ama farketmedi. Sonra dedik ki demekki biz de dördüncü boyut üzerinde gidiyoruz ama fark etmiyoruz.İlk olarak. Noktaları farklı yerlerde alıp birleştirirken elimizde boyut yoktu. Mekan yoktu. İkinci noktayı koyunca dedik ki boyut aynı(hala yok) mekan(noktalar için bir şey ifade etmiyor ama) farklı.Ama 3. boyutta insanın şimdiki halinden farklı olarak 10 yıl sonraki halini almak da nesi? Mantıklı görünüyor. Ama sadece görünüyor. Eğer 3. boyuttan 4.’ye geçişi 0’dan 1.’ye geçişteki hareketten özenerek yapacaksak aynı boyut içerisinde farklı mekanda bir kendimizi almamız gerekir.Ya da.Noktaları alırken de zamanın olduğunu(ki zaten var) kabul etmemiz. Çünkü ikinci noktanın kabulu ilk nokta için olaydır. Farkında olmasa bile. Saçma geldi değil mi?Az önce düzlemgillerden birini seyahate çıkarıp “anlamıyor ama 3. boyutta” derken çok mantıklıydı. Çünkü somutlama yaptık. Şimdi birinci boyut için örnek verdiğimden somutlama yapamıyorum çünkü 3. boyuta komşu değil.Farkettiysen üç boyutta somutlama yapıyor. Biri düzlemgillerin midesi ve balon. Bu 2. boyutu anlamamız için. Diğeri katlanan doğru ve gazete bu 3. boyut için. Sonuncusu da Düzlemgillerin seyahatinin farkına varmaması. Bu da 4. boyut için.Ne tesadüf ki üçüncü boyut ve komşuları hakkındaki soyutlamalarla ikna olduk. Tesadüf değil tabii ki. Çünkü diğer boyutlar hakkında sadece buralardan çıkarttıklarımızdan yola çıkarak saçmalamaca yapabiliriz. Zaten yaptıkları o olmuş.Misal.Konumun zamanla değişmesi hızı, hızın zamanla değişmesi ivmeyi, o zaman ivmenin zamanla değişmesi cart’ı ortaya çıkarır diye devam edebilirim. Carttan sonrasını konuşamam. Saçmalık olur. Çünkü cart’ın ivme üzerine etkisinin hız üzerine etkisinin konum üzerine etkisi bizi bir üst noktaya götürmez. Hızın değişiminin(ivmenin) değişimi yine hızın değişimidir çünkü. Bir üst nokta yoktur.Olmak zorunda değildir. Herhangi bir kavramlar kümesinde birinci olayla ikinci olayı bağlıyoruz diye sonsuz olay ve sonsuz bağlanma çeşidi türetmek marazidir.Demeye çalıştığım adamlar sadece sıralı iki boyutu birbiri içerisinde değerlendiriyorlar ve büyük saçmalığa düşüyorlar. 3. boyut 2. boyuta girdiği gibi 1.’ye de girer daha doğrusu tüm boyutlar etkileşimde ama konuşmalarda bu etkilerden ve paradigmada yaratabileceği değişimlerden hiç bahsedilmemiş.İkinci ve üçüncü saçmalamaları şöyle olmuş. 0. Boyuttan 1. boyuta geçerken birleştirme…… 2. boyuttan 3.’ye geçerken katlama var diye 3. boyutu nokta kabul edip farklı bir noktayı da 10 yıl sonraki halimizi alıp 3’ten 4.’ye gitmek için de bir birleştirme aranmış. (Zamanla değişiyoruz ama farketmiyoruz düzlemgiller gibi saçmalığından yola çıkarak bunu zaten anlattım ama yok sayıp devam ediyorum ki diğer saçmalıkları görelim). İkinci saçmalık bu dönüşümün üç boyutta bir olacağı fikri gökten mi kafamıza indi. Yoksa 3’e kadar kafamız aldığı için mi kullanıldı? Neden 2.boyutu bir nokta kabul edip birleştirmedik. Misal bir nokta vardı ikinci noktayla birleştirdik doğru oldu. Doğruyu nokta kabul et. İki doğruyu birleştir düzlem oldu. Düzlemi nokta kabul et. İki düzlemi birleştir hacim oldu. Hacimi nokta kabul et. İki hacim. Diyecektim göt oldum. Neden. İki hacim diye bir şey yok. Var olduğunu düşünecek kadar kafası çalışmayanlar varsa bile bile iki hacimi birleştirince daha büyük bir hacim oluşacağını herkesin anlayacağını ümit ediyorum. Adamlar 3 boyutta bir noktaya dönüyorlardı ben her boyutta döndüm. Saçmalıyor muyum? O halde onlar da saçmalıyor.Üçüncü saçmalık. Hiçlikten noktaya geliş süreci adlandırılmıyor ve diğer boyut geçişlerinde hiç değerlendirilmiyor.( Nokta da bir hiçlik türü ama adı, tanımı, karakteri belli bir hiçlik dolayısı ile nokta eşittir hiçlik diyemeyiz.) Adlandırılamaz. Mantığa girmez.Nasıl ki az önceki cart örneğinde konumda belki bişeylerin zamana oranlı değişimiyle oluşmuştur diye sormuyorsak aynı olay. Birşeyi başlangıç kabul edebiliyorsak bir şeyi son kabul etmek de bu kadar zor olmamalı.Zaman üçüncü boyuttaki biz insanların saatinin işlemesiyle alakalı bir kavram değildir. Zaman herhangi bir boyut yada evrende gerçekleşen bir olayla alakalıdır. Önceden yoktu şimdi oldu. Zaman boyut değildir. Beslenme piramidinde saprofitler neyse boyutlarda zaman da odur.Kelimeler tehlikelidir. Kötü adamların elinde bir çok kişinin yutacağı boğa boklarına dönüşebilir.Çok kesin konuştum ama elbetteki her türlü küfüre, teoriye, antiteze açığım. Açım hatta.Bu kadar kocaman yazıda bu saatte elbet bir hata yapmışımdır gibime geliyor. Önizledim ama bişey göremedim. Varsa da canım sağolsun sevgili dostlar.
guzel bır konu olmus tesekkurler
Eline sağlık güzel bilgiantakya biberihatay biberiantakya biber hapıantakya biberi hapıantakya biberi zayıflama
bilgi için teşekkürler.ikinci el eşya ankaraikinci el eşya alanlarikinci el eşya2. el eşya alanlar2. el eşya
teşekkürlerdüğündüğün organizasyonudüğün organizasyonu firmalarıdüğün paketidüğün süsleme