Fatih Yüksel’i biraz zorlamaya başladı, yürümesi için. Zorlamak değil daha doğrusu sürüklemekti bu. Sürükleye sürükleye eve götürmeye çalışıyordu. Baktı olacak gibi değil, bir hamlede sırtlandı arkadaşını. Eve geldiklerinde Yüksel hâlâ şoktaydı. Fatih arkadaşını yere bıraktı, anahtarı bulmak için ceplerini aramaya başladı. Buldu anahtarı. Kapıyı açtı, arkadaşını içeri aldı.Fatih arkadaşını koltuğa yatırıp su getirdi, bu onu biraz yatıştırırdı belki. Suyu içirdiği sırada yol boyunca olduğu gibi yine sayıklıyordu arkadaşı. Ne dediğini anlamaya çalıştı ama belli belirsiz mırıltılar çıkarıyordu Yüksel. Sözlerinin arasından bir tek Nagihan ismi doğru düzgün çıkıyordu. Nagihan ismini duyunca Fatih telefona sarıldı. Özge’yi aradı. Telefon iki kez çaldı.Sonra açıldı. Özge açmıştı telefonu:“Ne oldu Fatih? Ters bir şey yok ya?”“Yok Özge. Yüksel aramamı söyledi de ondan aradım.”“Yüksel nerede, o ne yapıyor?”“Tuvalete gitti. Her şey iyi merak etme sen. Çocuklar nasıl?”“İyiler, yanımda ikisi de.”“Tamam Özge. Hadi görüşürüz. Daha yemek hazırlamamız lazım.”“Ben yaprak sarması yaptım. Dolaptan çıkarın, biraz ısınsın yersiniz.”“Tamam, sağol, görüşürüz.”Fatih rahatlamıştı. Ama arkadaşı hâlâ sayıklıyordu. Türk filmlerindeki misal; kolonyayla bileklerini ve şakaklarını ovdu. Yüzünü suyla ıslattı. Sonunda işe yaradı da Yüksel normale döndü bir nebze.“Ne oldu Yüksel?”“O geldi, paltolu adam.”“Ne!”“Geldi ve o işten vazgeçmem gerektiğini yoksa Nagihan’a iyi şeyler olmayacağını söyledi.”“Ne işi bu?”“Bilmiyorum! Bilmiyorum!”Bunlar ağzından öyle bir çıkmıştı ki sanki suçlu Fatih’ti. Ama Fatih önemsememişti. Sonuçta arkadaşı gergindi ve ailesi tehlikedeydi. Yüksel de suçlar gibi konuştuğunun farkına varmış, pişman olmuştu:“Kusura bakma, bağırdığım için.”“Sorun değil de şimdi ne yapacağız?”“Ne yapacağımızı bilmiyorum ama önce şu kalkışacağım iş ne onu bulmalıyım.”“İyi olur yoksa gerçekten başımız belaya girecek gibi.”“Sanki yeterince belaya girmedi de.”“Haklısın ama ailenin can güvenliği buna bağlı.”“Doğru,bir yemek yiyelim de oturup bir düşüneyim.”“Olur, Özge yaprak sarmış. Az önce, sen sayıklarken, aradı.”Devamı gelecek bölümde 🙂