Yüksel paltolu adamı gördüğüne nedense şaşırmamıştı. Bu sefer daha temkinli davrandı, adama görünmeden yaklaşmaya çalıştı. İyice yaklaştığındaysa koşmaya başladı, paltolu onu görmüş ama kaçmaya çalışmamıştı bu kez. Adam kaçmaya yeltenmeyince o da koşmayı bıraktı.Adamın yanına gittiğindeyse adam sadece bakıyordu. Yüksel:“Kimsin ve benden ne istiyorsun?”“Kim olduğumun önemi yok ama adım Süleyman. Tanıştığımıza memnun oldum, Yüksel Bey!”“Benden ne istiyorsun?”“O işe kalkışma yeter!”“Ne işinden bahsediyorsun?”“Sen daha iyi bilirsin. Eğer sözümüzü dinlemezsen kızın Nagihan için iyi şeyler olmayacak.”“Ne işi diyorum sana!”“Ben seni uyardım.Demedi deme Yüksel Bey!”“Hey!Bekle!”Tam o sırada sadece filmlerde olduğunu sandığı bir şekilde siyah bir minibüs durdu önlerinde. Paltolu Süleyman minibüse bindi ve gitti. Yüksel ise arkasından bakakaldı.Yüksel’in kafasının içi uğultularla dolmuştu bir anda. Fatih’in geldiğini duyamamıştı kendi düşüncelerinin gürültüsünden. “Kızın Nagihan, O işten vazgeç” Neler olduğuna bir anlam verememişti. O sadece bir doktordu. Sıradan bir doktor. Hem kızının işiyle ne alâkası olabilirdi? Yaptığı iş neydi? Neyden vazgeçmesi gerekiyordu? Kızı Nagihan’a neler olacaktı? Bu iş her neyse kızından, ailesinden, dostlarından, daha önemli değildi. Ama iş neydi? Yüksel düşünüyor, düşündükçe kafası karman çorman oluyordu. Bu iş neydi ve kime ne zararı vardı? Fatih sesleniyor, sarsıyor ama cevap alamıyordu. Resmen şoka girmişti can dostu…Devamı Gelecek Bölümde 🙂