Bana çektirdiğin tüm acılar için şükranlarımı sunuyorum sana ey sevgili… Bende açtığın her yara , hayat bataklığı içinde çırpınan çaresizliğimi bana daha iyi anlattı… Kendime olan körlüğümü , yalancılığımı ve yabancılığımı bir kere daha fark etmemi sağladı…

Sonsuz kere teşekkürler sana , bütün dünyamı yıktığın , kalbimi per perişan bir viraneye dönüştürdüğün için… Gözyaşlarıma hiçbir zaman acımaman ne kadar doğru kararlarmış her defasında… Tüm erkekler hiçbir zaman büyüyemeyecek çocuklardı senin için… Issız terk edilmiş oyun parklarındaki hayat boyu yapayalnız kalmayı hak eden sahipsiz ruhlardı onlar… Ne de haklıydın bıçak kadar keskin ve soğuk sözlerinde bir tanem…Canın ne zaman yansa, o güne kadar yaşadığımız bütün güzel şeyleri tutuşturuverirdin tafralı basit bir tartışmanın cılız ateşiyle… Ve geçip karşısına zevkle seyrederdin üzerlerine tir tir titrediğim anılarımın yavaş yavaş çığlıklar içinde yanışlarını… Kendimi yeniden ve daha açık anlamamı sağladığın için , yaşadıklarımdan çok daha öğretici olan ortak günahlarımız için müteşekkirim sana…

Sana kızamıyorum… Senden nefret edemiyorum… Çünkü ruhumu ve bedenimi paramparça eden sözlerin ve hareketlerin , karanlığa gömülü ve hiçbir zaman girmeye cesaret edemediğim derinliklerimi keşfetmeme yaradı…Artık acısız hayatın sırrını biliyorum… Seni tanıdıktan sonra , hayatımın geri kalanını daha fazla sevebileceğimi fark ettim… Çünkü seninle ilgili rahatsız olduğum her şey kendimi daha iyi anlamamı sağlayacak… Yolun açık olsun nur yüzlü birtanem…