Aceleyle kendimi ofisten dışarı attım. Geç kalmıştım ve daha yürümem gereken 8 blok vardı. Burda yapılacak bir toplantıya gitmem söylenmişti ve şimdiden geç kalmıştım.

Karanlık, yağmur ve soğuk. Daha 39. sokak ile 6. caddenin kesiştiği noktada gördüm onları. Küçük bir grup ellerinde bez bir afiş bağırarak yürüyorlardı. Sonra daha büyük bir insan grubunun seslerini duyar gibi oldum, ama acelem vardı yürümeye devam ettim. Meşhur 42. cadde‘den Times meydanına dönünceye kadar bilimum polis çeşidinin önünden çoktan geçmiştim. Ve sonra onları gördüm. Çamur dolu inşaat halindeki bir yoldan yürüyerek protestoculara yaklaştım. Times meydanında birikmiş binlerce insan durumdan rahatsız olduklarını göstermek için toplanmışlardı. Düşündüm, onlar üstlerine düşeni yapıyorlardı ve birçoğu eve döndüğünde gerekeni yapmış olmanın huzuru ile uyuyacaklardı. Bu inancı hissetmek bile o an beni yoldan çıkarabilir ve “başlarım bu iş hayatına da materyalist dünyaya da!” diye bağırarak aralarına dalmama yol açabilirdi.

Ama tuttum kendimi. Benim de sıram gelecek ve ben de sesimi çıkaracağım zaman olacaktı fakat önce kıçı sağlama almalıydım, yoksa davayı baştan kaybedecektim. Döndüm ve ışıklı – al al al!- diye bağıran panoların altından hızlı hızlı yürüyerek yoluma devam ettim.