Türkler eskiden günde iki öğün beslenirlermiş, kuşluk ve ikindi için sadece tandırda yapılan yufkanın arasına sarılmış lor peyniri (dürüm) yenilmek suretiyle öğün tamamlanırmış . Sonrasında hayata giren kahve denen içecek içmek için öncesine birşeyler atıştırılması ihtiyacı doğmuş ve kahvaltıdilimize böylece yerleşmiş.Kahvaltı etmek gerçekten ruh halini çok etkiliyor, belki en çok kahvaltı sofrasına özen gösteriliyordur. Misafir gelince özenle hazırlanan simitli, çeşit çeşit reçelli, sucuklu,yumurtalı , kekik serpilmiş zeytinli kahvaltının sadece karın doyurmak için oldugunu nasıl iddia edebiliriz ki?Mutluluk ve enerji veren yiyecekler hakkında daha önce yazmıştım o yüzden tekrar değinmeyeceğim , burada anlatmak istediğim içeriğindeki maddelerden dolayı mutluluk veren, hormonları hareketlendiren, afrodizyak etkisi olan besinler değil, içerigindekilerden dolayı değil de , şeklinden, hazırlanmasından,tadından dolayı insanı mutlu eden yiyeceklerdir.Balkonda veya bahçede yemek yemek hele kahvaltı etmek , ikindi çayı içmek çok büyük zevktir. Hele balkon sıcak havada serinse tadından yenmez o yemekler. Ancak balkonda kahvaltı yapmak mualesef her evde kısmet olmuyor, balkonun büyüklüğü (masa sandalye anlamında değil, yengeme ne zaman gitsek masa sığmadıgı için yer sofrası kurar) dar sokaklarda evlerle çok içiçe olmasının zorluğu, kötü manzarası(elbette deniz manzarası istemiyoruz ama çöp konteynırlarının dşbşnde olmuyor o işler),balkonun mutfaga çok uzak oluşu ters etkiler balkonda yemek keyfini. Reçele dadanan sineğe, durmadan sokacakmış gibi duran hain arıya, ragmen vazgeçilmezdir balkonda yemek, bir dilim daha ekmek istermisin sorularına ise hep evet cevabı verilir, çünkü ortam güzel hava iştah açıcıdır.

Kalabalık bir ailenin çocugu olupta evlenince iki kişilik sessiz sedasız sofraya oturunca apışıp kalmanın hissettirdiği iç karartan duygular nasılsa, birkaç kişilik yemeklerden sonra kalabalık bir aileye karışıp o cıvıl cıvıl sofraların güzelliğini yaşamanın mutluluğu aynı orandadır. Ramazan sofraları oruç tutan tutmayan herkes için ayrı bir mutluluk kaynağıdır. Bayramlarda büyüklerin evlerindeki kocaman sofralar (su börekli, yaprak sarmalı, kavurmalı) ne harikadır.Birkaç kişi için en güzel yemekler nasıl tatsız tuzsuz olursa kalabalık sofralarda her yemek güzeldir, eğlence vardır, sohbet boldur.Bazı besinler ise hazırlanır hazırlanmaz uzaktan bakınca bile heyecan verir yeni yapılmış kavanoza konulmuş henüz soğumamış kayısı marmelatı, dağıtılmak üzere üzerine tarçın,ceviz serpilmiş aşure, mangalda pişen et, bir kasede duran taze çilek, kızartıldıkça tabaga aktarılan patates, yeni pişmiş yaprak sarması insanı cezbeder ille bir tadına bakmak isteriz, kızarmış patatesten bir tane araklamayan insan var mıdır ki? Hele sütlaç veya muhallebi piştikten sonra tencerenin dibini sıyırmak için çocuklar arası çıkan kavgaları kim unutur, kalıba koyulan kekin çırpıldıgı kapta kalan don damlaları iştahla yenmez mi? ( kızım öylesine severki anne bu keki pişirme ben yiyim diyecek kadar ileri gider). Fırından çıkan ekmeği eve gelene kadar ucunu tırtıklamamak ne mümkündür hatta kendi almasa bile taşıtlarda yanında oturan kişinin elindeki sıcacık ekmeğe bile saldırmak ister deli gönül.Piknikler de yaşanması gereken şeylerden biridir. Eski pikniklerdeki tas ,tarak, dolmalar, köfteler, böreklerin, ip atlamaların, yakartop oynamaların yeri kağıt tabak çanaklara, hazır piknik setlerine kalmış olsa da piknik pikniktir. Keneye, sıcağa ragmen domatesin tadı piknikte daha başka, yere düşen ekmek dilimleri daha temizdir nedense, evlerde bütün gün yenen öğün sayısı piknikte birkaç saatte gerçekleşir, iştahlar kurt gibi açılır, eller hiç yağlanmamışçasına temizdir her şey güzeldir çünkü burası pikniktir.Yapılan köy ziyaretlerinde büyük şehir insanının her daim ilgisini çeker dalından kopan besinler. Gittiği köy yerinde kendi kopardığı domatesi daha bir mutlulukla yer kişi, toplanan meyveler daha tatlıdır. Hele kendi tuttugu balık hem mideyi, hem beyni hem kalbi doyurur.Sinema patlamış mısırsız, hamam gazozsuz, bayram şekersiz olmaz. Seyyar satıcıdan alınan kokoreç en lüks restoranlarınkinden bile bazen daha tatlıdır, çikolata şımartır, şeker susturur. Yani yemek mutluluktur serotonin içerse de içermese de güzeldir, huzur verir. Önemli olan kiminle ve nasıl bir ruh haliyle yedigimizdir. Huzur olan yerde yenen herşey güzeldir. Çay sevdiklerle içilirse güzeldir, bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır.