Bu günümü yazının biçimine yönelik kaygılarım ve bilginin göreliliğine bağlı bazı problemlerimi halletmek üzere ayırdım.

Yazının çıkacağı zihin halini anlamak, bence en önemlisidir. Bilginin göreliliği her ne kadar korku verici bir tuzakmış gibi görünse de, yılmaz bir öğrenici için, bilginin niceliğine inanan birisi için, gelecekte birleşmiş bir teori olanağı verir. Asla bir kuram sahibi olamasa da (kuramlar dinamik yapılar değildir) teorisinin kalitesi sürekli yükselir. Bilginin göreliliği üzerinde, yani kaygan bir zeminde yaşadığım bu çağda, inanılmaz basit konularda dahi konsensuslar oluşamamışken, dar alanlara sıkışık, sınırları kalın çizgiler ile çizilmiş kuramlar da değerli değildir. Oluşturulan kuram sürekli saldırı altında olan sistematik bir yapıdır, bir kale gibi örülmüştür. İki ucu bağlı bir yumak gibidir. Yorumları içinde gizlidir. Farklı tecrübelerin eleştirilerini dahi düşünmüş ve bunları kendi yapısına, inşa etmiştir. Her kuram bir kabus gibidir. Yaratıcısını dahi kendisine hapseder. Fakat her ihtişamlı yapıda olduğu gibi, kuramlarda da, bir ana yüklenim noktası, bir ana yüklem vardır. Bu nokta en gizli dehlizlerde olabileceği gibi surun dışındaki bir noktaya da inşa edilmiş olabilir. Bu kuramı hazırlayanın niyetine bağlı bir değişkendir. Kuram eleştiriye açık ya da kapalı olabilir. Bu ana yüklenimin fark edilmesi – ki bu konu bir çok açıdan güçtür- ve buraya yapılacak saldırı kuramın çöküşünü beraberinde getirir. Sistematize edildiği için yok olmaya mahkum bir bilgi bütünüdür kuram. Bilgiler seçilmiştir, yapısının dekorasyonuna uygun renk ve dokularda olanlar alınmış, uygun olmayanlar bilinçli ya da bilinçsiz bir biçimde göz ardı edilmiştir.

Kuramdan neden bu kadar bahsettiğimi anlatayım. Kuramlar bozuk ince kenarlı merceklerle bir A4 kağıda yansıtılmış, vitray görüntüsü gibidir, bir projeksiyondur. Yansıtılan bilgiler her ne kadar net görünse de, çerçeveleri daralmış, doğal aksiliklerden nasibini almamış, ve benim yöntem ya da yaklaşımla benzeştirdiğim bozuk mercekler ile yansıtılmıştır. Tüm bunlar, yeni süreçlerin eklenmesi ile naifliğini yitirmiş, kültürel ya da çağa bağlı değişkenlerden yalıtmak için tertemiz bir kağıdın kullanıldığı, yapay bir bilgi yumağı oluşturmuştur. Geçerliliğinin tespiti kolaydır. İç geçerliliği süperdir, fakat bilgi çoğu zaman bir çok kişinin anlayamayacağı düzeyde biçim değiştirmiştir; açıkçası eğrilmiş ve aslından sapmıştır. Fakat resim net olduğu için ikna edici ve direticidir. Kuramsal düşünüşün anahtarlığı vardır, açılacak kapılar ve sorulacak sorular bellidir. Sistematik ve iç rahatlatıcıdır. Çözümlemişlik hissi verir, yani dinamizmi öldürür. Peşinden koşulacak, cevapları içinde gizli sorular ve sorunlar üretir. Bu soruların yanıtlarını üreterek kendini yüceltir